2- Neşr-i hakikatte üstada yardım
وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى ٭ وَ اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَ اَط۪يعُوا الرَّسُولَ
3- Müslümanlara iman cihetinden hizmet:
اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ اْلاِسْلَامُ ٭ وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُوا ٭ اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ
gibi âyetlerle
اَلدّ۪ينُ النَّص۪يحَةُ اَلدّ۪ينُ النَّص۪يحَةُ اَلدّ۪ينُ النَّص۪يحَةُ
hadîs-i şerifi.
4- Kalemle ilmi tahsil.
نٓ وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَ
Madem ki hakikat ilmi tedris edilmiyor. Elbette mahfî hikmetlere binaen mahdud insanların eline geçen, kulağına giren bu nevi derslerin ciddî tahsili için, bilhâssa okuması yazması olanların bizzât yazmak suretiyle, bu neticeyi bulacaklarına şübhe edilmemelidir. Bir şeyi yazmak; okumak, anlamak, sonra başka kâğıda nakletmektir ki, bu tarzla matlub istifadenin temin edileceği muhakkaktır.
5- Bir saatı bir sene ibadet hükmüne geçecek tefekkür: Evet Nurlarla istifade, böyle saatler, zannederim hepimizin meşhudu olmuştur. Sözler'deki hakaikı tefekkür, aynen Kur'an'ın künuzunu manen taharridir ki; Fettah ismi imdada yetişerek, öyle muhayyir-il ukûl kapılar açıyor ki, zevkine nihayet bulunmuyor. Perdesiz, vasıtasız Kur'an'a bakınca, zülâl gibi hakaikın tecelli ettiği, bulutsuz havada güneş ve böyle bir havada yıldızlarla süslenmiş semada bedirlenmiş kamer gibi müşahede olunuyor.
Benim gibi bir isyankârın vaziyeti, hali, kabiliyeti, istidadı aslâ müstaid değilken, Allah-u Zülcelal'in nihayetsiz kerem ü rahmeti, fazl u inayeti ile, iki kerre iki dört kat'iyyetinde kat'î kanaatım gelmiştir ki; Hazret-i Gavs'ın ve onun üstadı, iki cihan fahri Nebiyy-i Efhamımız (A.M.) Efendimiz Hazretlerinin dua ve himmetleri, Hazret-i Kur'anın şakirdleri üzerindedir.
وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى ٭ وَ اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَ اَط۪يعُوا الرَّسُولَ
3- Müslümanlara iman cihetinden hizmet:
اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ اْلاِسْلَامُ ٭ وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُوا ٭ اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ
gibi âyetlerle
اَلدّ۪ينُ النَّص۪يحَةُ اَلدّ۪ينُ النَّص۪يحَةُ اَلدّ۪ينُ النَّص۪يحَةُ
hadîs-i şerifi.
4- Kalemle ilmi tahsil.
نٓ وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَ
Madem ki hakikat ilmi tedris edilmiyor. Elbette mahfî hikmetlere binaen mahdud insanların eline geçen, kulağına giren bu nevi derslerin ciddî tahsili için, bilhâssa okuması yazması olanların bizzât yazmak suretiyle, bu neticeyi bulacaklarına şübhe edilmemelidir. Bir şeyi yazmak; okumak, anlamak, sonra başka kâğıda nakletmektir ki, bu tarzla matlub istifadenin temin edileceği muhakkaktır.
5- Bir saatı bir sene ibadet hükmüne geçecek tefekkür: Evet Nurlarla istifade, böyle saatler, zannederim hepimizin meşhudu olmuştur. Sözler'deki hakaikı tefekkür, aynen Kur'an'ın künuzunu manen taharridir ki; Fettah ismi imdada yetişerek, öyle muhayyir-il ukûl kapılar açıyor ki, zevkine nihayet bulunmuyor. Perdesiz, vasıtasız Kur'an'a bakınca, zülâl gibi hakaikın tecelli ettiği, bulutsuz havada güneş ve böyle bir havada yıldızlarla süslenmiş semada bedirlenmiş kamer gibi müşahede olunuyor.
Benim gibi bir isyankârın vaziyeti, hali, kabiliyeti, istidadı aslâ müstaid değilken, Allah-u Zülcelal'in nihayetsiz kerem ü rahmeti, fazl u inayeti ile, iki kerre iki dört kat'iyyetinde kat'î kanaatım gelmiştir ki; Hazret-i Gavs'ın ve onun üstadı, iki cihan fahri Nebiyy-i Efhamımız (A.M.) Efendimiz Hazretlerinin dua ve himmetleri, Hazret-i Kur'anın şakirdleri üzerindedir.
Yükleniyor...