izhar ettiği gibi, Risale-i Nur talebelerine karşı himmet ve duasıyla fazla meşgul olduğunu fehmediyorum.

Ümmi talebeniz

Mustafa

* * *


(Hâfız Ali'nin fıkrasıdır)

Muhterem Üstadım!

Birinci, İkinci Sözler çok ellerde dolaştıkları için, okunmaz bir halde idiler. Keza istinsah ettim. Kalbime geldi ki: "Acaba şu İslâm ve iman hücceti olan Sözler'de bir sırr-ı tevafuk var mı?" diye baktım, gördüm,

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّ۪ى

dedim. Anladım ki, risalelerde umumiyetle bir kitle-i i'caz ve Şems-i Sermedî'nin sönmez bir ziya-yı hakikatı görünüyor. Nasılki Kur'an-ı Hakîm bütün dünyaya, ins ü cinne bin küsur seneden beri nida edip, düşmanlarını iskât ve dostlarını müferrah edip, hükmü kıyamete kadar bâkidir. Öyle de, Kur'an-ı Hakîm'in hakikî müfessiri olan Risale-i Nur ve eczaları, bu zulümatlı perdelerin altından kendilerini gösterip neşr-i envâr ettikleri gibi, inşâallah bir zaman olacak zulümat perdelerini yırtarak, bütün dünyaya hitab edip, Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın mu'cize-i bahiresini isbat edecektir. Cenab-ı Hak ilâ yevm-il kıyam neşr-i envâra hizmet eden hâdimlerinin teksirini ihsan buyursun.

Hâfız Ali

* * *


Yükleniyor...