Yirminci Mektub'u elimde götürürken, meydanda idi. Karşımda muhtar odası olduğundan, risaleyi saklamıştım. O gece rü'yamda, üstad-ı muhteremimi büyük bir denizde ve denizin içerisinde sarayda gördüm. Bizim köyün insanları da o sarayın etrafında idiler. Âciz talebeniz doru ata binerek zâtınızın yanına vardım. O adamlar bana, denizden nasıl atladığımı sordular. Ben de o adamlara cevaben: "At yeni nallı olduğundan hiç zahmet çekmeden geldim." Halbuki deniz ince bir surette incimad etmişti. O esnada üstadım karşıma çıkarak, "Ne için Sözler'i saklıyorsunuz? Bundan sonra Sözler meydanda olacak" dediniz. O esnada benden at istediniz. Ben de güzel yürüyüşlü atı getirdim, o esnada uyandım. Allah hayretsin.
Âciz talebeniz Hacı Mehmed
(Kuleönü karyesinden elmas kalemli Mustafa'nın kıymetdar arkadaşı Hâfız Mustafa'nın fıkrasıdır)
Ey Feyyaz-ı Mutlak ve Vâhid-i Ehad olan Cenab-ı Allah'a giden tarîk-ı müstakim yolunu gösterip, pek elemli ve pek hatarlı uhrevî hayatımın kurtulmasına sebeb olan üstadım efendim!
Yükleniyor...