Muhammedî (A.S.M.) yetiştirmekte inşâallah vesile olacağınıza şübhe yoktur. Mübarek dairenin mübarek talebesine, mübarek Cum'a gecesinde hatminin duasıyla, hıfzının ibtida duasını ve fakir-i pür-kusurun afv duasını, bütün hâsse ve duygularımla, hürmetle el ve eteklerinizden öper ve kusurlarımın afvını niyaz ederim, Efendim Hazretleri.

Hâfız Ali

* * *


(Hüsrev'in fıkrasıdır)

Sevgili Üstadım!

Evvelki hafta irsal buyurduğunuz, "Bir Sırr-ı İnna A'tayna" serlevhasını taşıyan risalenizi aldık. Esasen hiçbir hafta geçmiyor, sürurlarımızı tezyid eden, yeni ve hem gayet derecede şirin bir risale elimize gelmemiş bulunsun. İşte, iki haftadır bu kıymetdar risaleyi okuyor ve elimizden bırakmıyoruz.

Evet bu risale, Cenab-ı Hakk'ın istikbalde bu ümmete va'd ettiği güneşin tulûuna intizarımızı teşdid etmekle kalmadığı gibi, bir taraftan içindeki hakikata bizi meftun ediyor. Ve diğer taraftan, acaba fezası zulmet bulutlarıyla dolu olan bu âlemin, o güneş neresinden ve ne suretle doğacak ve ne şekilde bu zulmet ve âfet saçan bulutları dağıtacak diye tahayyül ederken; ikinci feyyaz, bir diğer zeyl, o güneşin vaktini tayin etmekle bizi pek büyük bir bâr-ı sakilden kurtarmış ve senelerden beri almak istediğimiz halde alamadığımız derin bir nefesi vermiş ve bizi dilşâd eylemiştir.

Ahmed Hüsrev

* * *


(Hulusi Bey'in fıkrasıdır)

Bu defa, Kenz-ül Arş duasının feyzinden gelen İkinci ve Üçüncü Nüktelerle, Zeylini hâvi mübarek mektubunuzu almakla cidden bahtiyarım. Bu âciz kardeşiniz, gelen mektubunuzun, gerek muhterem Üstadıma ve gerekse o havalideki kıymetli arkadaşlarıma olan tesiri bana ait olmadığına ve belki benim bir vasıta olduğuma delildir. Çok tecrübe ettim, zât-ı fâzılanelerine mektub yazmak için bazan üç kelimeyi bir araya getiremiyorum. Ekseriyetle gaybî bir zâtın ifadatını zabtına kadir olduğum kadar yazdığımı hissediyorum,

Yükleniyor...