SİVİL POLİSLER GELDİ
Urfa emniyeti; Üstâd’ımız, Urfa’ya gelip otele yerleştikten biraz sonra haber almıştı. Hüsnü kardeşimiz arabayı başka bir yere koymuştu. Zübeyr ağabeyle bennöbetleşerek, birimiz Üstâd’ımızın yanında, birimiz de odanın dışında gelenziyaretçi için bekliyorduk. Ben (Bayram) odanın dışında beklerken iki sivil polis geldi. Bana “şoför nerede? Hazırlanın, gideceksiniz!” dediler. Ben Üstâd’ımız çok hastadır diye mukabele edip konuşurken, on onbir resmî ve sivil polis daha geldi ve acele hazırlanın, hemen Isparta’ya döneceksiniz!” dediler.
ÜSTÂD’A BİLDİRİYORUZ
Ben polislere: “0 halde ben gidip durumu Üstâd’ımıza bildireyim” dedim. Üstâd’ımızın yanına girdim ve durumu anlattım. Bunun üzerine Üstâd polisleri yanına çağırdı. Polisler ona da: “ıçişleri bakanının emri olduğunu, Isparta’ya dönülmesi lâzım geldiğini” söylediler.
BEN BURAYA ÖLMEYE GELDİM
Üstâd’ımız polislerden bu haberi duyunca: “Acaib! ben buraya ölmeye geldim. Belki de öleceğim. Siz benim halimi görüyorsunuz, beni müdafaa edin!” dedi ise de, polisler “Biz emir kuluyuz” dediler.. Ve bir baktık ki, Hüsnü’yü bulmuşlar ve araba ile beraber otelin önüne getirmişler.
Halk Toplandı
Polislerle yapılan konuşma ve münakaşalar esnasında, halk Üstâd’ın Urfa’dan zorla gönderileceği şayiasıyla, dalgalar halinde otelin önüne toplanmaya başladılar. Bu arada otel müsteciri Mahmut Erbaş, emniyetin o kanunsuz muamelesini görünce, çok öfkelendi ve bağırmaya başladı. Komiserin yakasından tutarak: “Demek benim misafırimi zorla göndereceksiniz ha!.. Ne hakla, ne selâhiyetle bunu böyle yapıyorsunuz!” diyerek, bağıra bağıra komiseri merdivenlerden aşağı doğru sürükleyip götürdü. Mahmut Efendi’nin bu bağırmaları üzerine toplanan halk içinde de büyük heyecan uyandı. Bizler de bir taraftan gelen insanlara:
“Sizin misafiriniz olan Üstâd’ımzı zorla Urfa’dan göndermek istiyorlar” diyorduk. Müslüman halk bunları duyunca: “Nasıl olur, ölüm döşeğindeki bir din âlimi misafirimizi zorla gönderebilirler?..” diyerek bağırışmalar başladı. Heyecan gittikçe artıyor, otelin önünde daha çok insanlar yığılıyordu. Vaziyet ciddi şekilde kritik bir durum aldı.
Urfa emniyeti; Üstâd’ımız, Urfa’ya gelip otele yerleştikten biraz sonra haber almıştı. Hüsnü kardeşimiz arabayı başka bir yere koymuştu. Zübeyr ağabeyle bennöbetleşerek, birimiz Üstâd’ımızın yanında, birimiz de odanın dışında gelenziyaretçi için bekliyorduk. Ben (Bayram) odanın dışında beklerken iki sivil polis geldi. Bana “şoför nerede? Hazırlanın, gideceksiniz!” dediler. Ben Üstâd’ımız çok hastadır diye mukabele edip konuşurken, on onbir resmî ve sivil polis daha geldi ve acele hazırlanın, hemen Isparta’ya döneceksiniz!” dediler.
ÜSTÂD’A BİLDİRİYORUZ
Ben polislere: “0 halde ben gidip durumu Üstâd’ımıza bildireyim” dedim. Üstâd’ımızın yanına girdim ve durumu anlattım. Bunun üzerine Üstâd polisleri yanına çağırdı. Polisler ona da: “ıçişleri bakanının emri olduğunu, Isparta’ya dönülmesi lâzım geldiğini” söylediler.
BEN BURAYA ÖLMEYE GELDİM
Üstâd’ımız polislerden bu haberi duyunca: “Acaib! ben buraya ölmeye geldim. Belki de öleceğim. Siz benim halimi görüyorsunuz, beni müdafaa edin!” dedi ise de, polisler “Biz emir kuluyuz” dediler.. Ve bir baktık ki, Hüsnü’yü bulmuşlar ve araba ile beraber otelin önüne getirmişler.
Halk Toplandı
Polislerle yapılan konuşma ve münakaşalar esnasında, halk Üstâd’ın Urfa’dan zorla gönderileceği şayiasıyla, dalgalar halinde otelin önüne toplanmaya başladılar. Bu arada otel müsteciri Mahmut Erbaş, emniyetin o kanunsuz muamelesini görünce, çok öfkelendi ve bağırmaya başladı. Komiserin yakasından tutarak: “Demek benim misafırimi zorla göndereceksiniz ha!.. Ne hakla, ne selâhiyetle bunu böyle yapıyorsunuz!” diyerek, bağıra bağıra komiseri merdivenlerden aşağı doğru sürükleyip götürdü. Mahmut Efendi’nin bu bağırmaları üzerine toplanan halk içinde de büyük heyecan uyandı. Bizler de bir taraftan gelen insanlara:
“Sizin misafiriniz olan Üstâd’ımzı zorla Urfa’dan göndermek istiyorlar” diyorduk. Müslüman halk bunları duyunca: “Nasıl olur, ölüm döşeğindeki bir din âlimi misafirimizi zorla gönderebilirler?..” diyerek bağırışmalar başladı. Heyecan gittikçe artıyor, otelin önünde daha çok insanlar yığılıyordu. Vaziyet ciddi şekilde kritik bir durum aldı.
Yükleniyor...