Gülşen oldu nar iken, cuş eyleyip, ayn-ı Halil,

Emr-i Hakk’a inkıyaden yüz sürüp tutmuş sebil,

Safidir izzette güya aynı akar selsebil,

Bin letafet göze verir ab-ı havası Urfa’nın.



Hadden efzun cem’ oluptur bunda sadat-ı kiram,

Hem bu hâke nazil oldu ayet-i berden selam,

Çekilip eğmam ile erzakı bi-had subh u şam,

Her tarafta şayi’ olmuştur ziyası Urfa’nın.



Gülşen içre her seher bülbülleri nalan olur,

Naz edip servisi’(H)de gülleri handan olur,

Dağların ab u havası mürde cisme can olur,

Her diyarın geçse de geçmez safası Urfa’nın.



(177) Bu Bediüzzaman eski bir Bediüzzaman’dır. Urfa’nın meşhur Bediüzzaman mezarlığı içinde yatmaktadır. Türbesi ziyaretgâhdır. A.B.

( * ) Bir nüshada: “ol Dede osman veli” şeklindedir.

( H ) Bir nüshada “servi-sanevber” ifadesiyledir.

Bahusus ehl-i tasarruf dörttür ey ehl-i hüner,

İkisine onların şehr-i Rüha olmuş makar,



Biri Yahya’dır ki hemen aleme imdad eder,

şeyh Ukayl-i Bumbucî’dir akrabası Urfa’nın.



Gülizar etti Huda bu hâk-i pâkin narinı,

Sarfeder bunda “Kıratoğlu” onunçün varını,

Yani izhar eyliyor (sadrındaki)(1) esrarını,

Evveli nar ise, Nurdur intihası Urfa’nın.

( 1 ) ”Hubb-u vatan”

Yükleniyor...