Hem İslâmiyet şefkati ve insaniyet fıtratı, bu vaziyette ihtiyarlara merhamete gelmesi, hapis zahmetini rahmete çeviriyor diye, hapse razı oldum.

Bu üçüncü mahkemeye geldiğim sırada zaafiyet ve ihtiyarlık ve rahatsızlıktan ayakta durmağa sıkıldığımdan, mahkeme kapısının hâricinde bir iskemlede oturdum. Birden bir hâkim geldi, hiddet etti, “Neden ayakta beklemiyor?” ihanetkârane dedi. Ben de ihtiyarlık cihetinden bu merhametsizliğe kızdım. Birden baktım; Pek çok Müslümanlar, kemal-i şefkat ve uhuvvetle merhametkârane bakıp etrafımızda toplanmışlar, dağıtılmıyorlar. Birden iki hakikat ihtar edildi.

Birincisi: Benim ve Nurlar’ın gizli düşmanlarımız, benim istemediğim halde, hakkımdaki teveccüh-ü ammeyi kırmak ile Nur’un fütûhatına sedçekilir diye, bazı sâfdil ve resmî memurları kandırıp, şahsımı millet nazarında çürütmek fikriyle ihanetkârane böyle muameleye sevketmişler. Buna karşı inayet-i ilâhiyye, Nurların iman hizmetine mukabil bir ikram olarak; O bir tek adamın ihanetine bedel, bu yüz adama bak! Hizmetinizi takdir ile şefkatkârane acıyarak,alâkadarane sizi istikbal ve teşyi’ ediyorlar. Hatta ikinci gün, ben müstantık dairesinde müdde-i umumînin suallerine cevab verirken, hükûmet avlusunda mahkeme pencerelerine karşı bin kadar ahali, kemal-i alâka ile toplanıp lisan-ı hal ile; “Bunları sıkmayınız!” dediklerini vaziyetleriyle ifade ediyorlar gibi göründüler. Polisler onları dağıtamıyordular. Kalbime ihtar edildi ki: Bu ahali bu tehlikeli asırda tam bir teselli ve söndürülmez bir nur ve kuvvetli bir iman ve saadet-i bakiyeye bir doğru müjde istiyorlar ve fıtraten arıyorlar ve Nur Risalelerinde aradıkları bulunuyor diye işitmişler ki; benim ehemmiyetsiz şahsıma imana bir parça hizmetkârlığım için haddimden çok ziyade iltifat gösteriyorlar.

İkinci Hakikat: Emniyeti ihlâl tevehhümüyle bize ihanet etmek ve teveccüh-ü ammeyi kırmak kasdıyla, tahkirkârane aldanmış mahdut adamların bed muamelelerine mukabil; hadsiz ehl-i hakikatın ve nesl-i âtinin takdirkârane alkışlamaları var, diye ihtar edildi.

Evet, komünist perdesi altında anarşistliğin, emniyet-i umumiyeyi bozmaya dehşetli çalışmasına karşı, Risale-i Nur ve şâkirtleri iman-ı tahkikî kuvvetiyle bu vatanın her tarafında o müthiş ifsadı durduruyor ve kırıyor. Emniyeti ve asayişi te’mine çalışıyorki; pek çok bir kesrette ve memleketin her tarafında bulunan Nur talebelerinden, bu yirmi senede alâkadar üç dört mahkeme ve on vilâyetin zabıtaları; emniyeti ihlâle dair bir vukuatlarını bulmamış ve kaydetmemiş.. ve üç vilâyetin insaflı bir kısım zabıtaları demişler: “Nur talebeleri manevî bir zabıtadır. Asayişi muhafazada bize yardım ediyorlar. İman-ı tahkiki ile, Nur’u okuyan her adamın kafasında bir yasakçıyı bırakıyorlar. Emniyeti temine çalışıyorlar”

Yükleniyor...