(Hulûsi Bey’in selefi, yirmi altı yaşında vefat eden biraderzâdem Abdurrahman’ın, vefatından iki ay evvel yazdığı mektubdur)
“Ellerinizi öperim, duanızı dilemekteyim. Sıhhat haberinizi, irşad edici olan “Onuncu Söz” risalenizle beraber Tahsin Efendi vasıtasiyle aldım, çok teşekkür ederim. Evvelce gerçi emrinize muhalefet ederek muhterem ve değerli amcamdan ayrıldığıma pişman olmuş isem de ve itâbınıza müstehak olmuş isem de, bu da mukadder imiş.. Ve Cenâb-ı Hakk’ın emir ve iradesiyle ve belki de bizim için hayırlı olduğu için oldu. Binâenaleyh ben cehalet sâikasıyla bir kusur yaptım ve belâsını da çektim. Bundan sonra çekmemek için afvınızı rica ve duanızı dilerim.
Aziz mamo
{Kürdçe amcacığım demektir.}
şunu da burada arzedeyim ki: Himaye ve himmetiniz sâyesinde, din ve âhiretime dokunacak ef’al ve harekâttan kendimi muhafaza ettim ve etmekte berdevamım. Gerçi dünyanın değersiz çok musibetlerini gördüm ve çektim ve birçok da lezâiz ve safâsını gördüm, geçirdim. Hiç bir vakit ve hiçbir zaman unutmadım ki: Bunların hepsi hebâ olduğu ve dünyanın Allah için olmayan lezâiz ve safâsı neticesi zillet ve şedid azab olduğunu ve dünyada Allah için ve Allah’ın emir buyurduğu yollarda çekilen ve çekilmekte olan mezâhim neticesi sonu, lezzet ve mûkâfat olduğunu bildiğim ve iman ettiğimden, fenâ şeylerin irtikâbından kendimi muhafaza edebildim. Bu his ve bu fıkir ise terbiye ve himmetinizle zihnimde ve hayâlimde yer yapmıştır. Hakikat böyle olduğunu bildiğim için bütün meşakkatlere şükür ile beraber sabretmekteyim.
şimdi amcacığım ve büyük Üstâdım! Habîs olan nefsimle mücadele edebilmek ve onun hevâî ve bilâhare elem verici olan arzularını yapmamak ve dinlememek için teehhül etmek mecburiyetinde kaldım ve şimdi artık her cihetle Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve keremiyle rahatım. Kimsenin dediğini şer ise duymamazlığa gelir ve kimse -ile fenâ hasletleri kapmamak için- ihtilât etmemekteyim. Dairede müddet-i mesâiden hariç zamanlarımı kendi evimde Cenâb-ı Hakk’ın şükrü ile geçiriyorum. Bundan başka ey amca! sizden sonra şimdiye kadar en çok beni ikaz ve fenâ şeylerden men’eden, Üstâd-ı âzam ve mürşidim olan bu âyet-i kerîmeden duyduğum ve hissettiğimdir:
“Ellerinizi öperim, duanızı dilemekteyim. Sıhhat haberinizi, irşad edici olan “Onuncu Söz” risalenizle beraber Tahsin Efendi vasıtasiyle aldım, çok teşekkür ederim. Evvelce gerçi emrinize muhalefet ederek muhterem ve değerli amcamdan ayrıldığıma pişman olmuş isem de ve itâbınıza müstehak olmuş isem de, bu da mukadder imiş.. Ve Cenâb-ı Hakk’ın emir ve iradesiyle ve belki de bizim için hayırlı olduğu için oldu. Binâenaleyh ben cehalet sâikasıyla bir kusur yaptım ve belâsını da çektim. Bundan sonra çekmemek için afvınızı rica ve duanızı dilerim.
Aziz mamo
{Kürdçe amcacığım demektir.}
şunu da burada arzedeyim ki: Himaye ve himmetiniz sâyesinde, din ve âhiretime dokunacak ef’al ve harekâttan kendimi muhafaza ettim ve etmekte berdevamım. Gerçi dünyanın değersiz çok musibetlerini gördüm ve çektim ve birçok da lezâiz ve safâsını gördüm, geçirdim. Hiç bir vakit ve hiçbir zaman unutmadım ki: Bunların hepsi hebâ olduğu ve dünyanın Allah için olmayan lezâiz ve safâsı neticesi zillet ve şedid azab olduğunu ve dünyada Allah için ve Allah’ın emir buyurduğu yollarda çekilen ve çekilmekte olan mezâhim neticesi sonu, lezzet ve mûkâfat olduğunu bildiğim ve iman ettiğimden, fenâ şeylerin irtikâbından kendimi muhafaza edebildim. Bu his ve bu fıkir ise terbiye ve himmetinizle zihnimde ve hayâlimde yer yapmıştır. Hakikat böyle olduğunu bildiğim için bütün meşakkatlere şükür ile beraber sabretmekteyim.
şimdi amcacığım ve büyük Üstâdım! Habîs olan nefsimle mücadele edebilmek ve onun hevâî ve bilâhare elem verici olan arzularını yapmamak ve dinlememek için teehhül etmek mecburiyetinde kaldım ve şimdi artık her cihetle Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve keremiyle rahatım. Kimsenin dediğini şer ise duymamazlığa gelir ve kimse -ile fenâ hasletleri kapmamak için- ihtilât etmemekteyim. Dairede müddet-i mesâiden hariç zamanlarımı kendi evimde Cenâb-ı Hakk’ın şükrü ile geçiriyorum. Bundan başka ey amca! sizden sonra şimdiye kadar en çok beni ikaz ve fenâ şeylerden men’eden, Üstâd-ı âzam ve mürşidim olan bu âyet-i kerîmeden duyduğum ve hissettiğimdir:
Yükleniyor...