Isparta’nın Dördüncü Büyük Nur Hadimi

Ahmed Hüsrev Bey (Altınbaşak)’dır.

Bu zat, Risale-i Nur hizmetinde bilhassa yazı ve neşir işinde en büyük payelere ulaşmış, şöhreti tavsiften müstağnidir. Üstâd’ı Hazret-i Bediüzzaman’ın her üç hapsinde de beraber bulunmuş, azm-i metin ve cehd-i rasin sahibi bir insandır. Üstâd Bediüzzaman onun çok büyük ve unutulmaz hizmetleri için, merhum Hüsrev Ağabey’e büyük iltifat ve taltiflerde bulunmuş, Nur risaleleri içinde ismi en çok geçen zatlardan birisi belki birincisidir.

Ayrıca, Hazret-i Üstâd’ın Barla’da iken Kur’ân’ın yazısında ve matbu’ şeklinde keşfettiği tevafuk mu’cizesini, Üstâd’ın ta’rifleri istikametinde yazan ve bitiren yine o zattır. Bu yüzden de Hazret-i Üstâd’ın ayrıca büyük teveccühlerini kazanmış ve “Mu’cizeli Kur’ân’ın kâtibi, Nur’un Kahramanı” gibi taltif nişanlarını almış mes’ud bir şahsiyettir.

Ben şahsen merhum Hüsrev Ağabey’le müteaddit defalar görüştüm. 1962 yılında onunla beraber karakolda nezarette bulunduğumuz gibi, aynı da’vadan mahkemelik olduk ve yine birlikte beraat ettik.

Ziyaretlerimin birisinde, kendisinden şu hatırayı bizzat dinlemiştim, şöyle demişti:

“Ben bir ara Üstâdımızın bedeline ahirete gitmeye dair ciddî arzumu kendilerine arz ettim. Üstâdımız: “Hayır, Hayır!‘’ dedi ve “Sen benden sonra onbeş yirmi sene daha yaşayacaksın.. Ve hem kendi vazifeni, hem de benim vazifemi yapacaksın!” demişlerdi”

Gerçekten Merhum Hüsrev Ağabey, Üstâd Hazretleri’nin vefatından sonra tam on yedi sene daha yaşadı.. Ve bir nevi kendi vazifesi olan Kur’ân’ın hattını muhafaza etme hizmetini bi-hakkın ifa eyledi. Ancak üzülerek söyliyelim ki; Üstâdının ikinci vasiyeti ve emri olan onun vazifesini tamamiyle yapamadı ve göremedi. Nur talebelerinin en çok muhtaç oldukları bir hengâmda, herkesin ona karşı hüsn-ü zannı ve muhabbeti varken; Üstâd gibi ve Üstâdın yerinde Nur cemaatinin arasındaki birlik ve beraberliği, uhuvvet ve muhabbeti te’mine medar davranış ve hareket göstermesi mümkün iken; hususî meşreb galebesinden ve vazifesinin muhabbetinden onu yapamadı. Risale-i Nur’un bir çok vazife ve hizmetlerinden birisi ve her zamanda da geçerli ve hak bir da’vası olan Kur’ân hattını muhafaza hizmeti içerisinde, diğer çok mühim ve pek büyük hizmet ve vazifeleri ihmal etti. Her ne ise Allah bin rahmet eylesin amin...

şimdi Merhum Ahmet Hüsrev Altınbaşak Ağabey’in, Hazret-i Üstâd’ın Barla ve Isparta hayatında Risale-i Nur’a ve Üstâd’a karşı yazılı samimî kanaât ve telâkkilerinden sadece örnek vermekle iktifa edeceğiz:


Yükleniyor...