Hakkı Tığlı’nın Telâkkileri
Eğridir Nur talebelerinden Avukat (Dava vekili) Hakkı Tığlı Efendi’nin hatıra ve telakkileri :
(Bu zatın hayat ve vefatı hakkında maalesef fazla bir bilgimiz yoktur. Yalnız kendisinin 1875 doğumlu olduğu ve 1935’te Eskişehir hadisesinde Hz. Üstâd’la birlikte bir müddet hapis yattığını ve 1957’de, bir Kaymakamın Hz. Üstâdı kanunsuz olarak Eğridir’e girmesine mani’ olması hadisesinde Eğridir Demokratları olarak Ankara’ya hadiseyi tel’in eden bir yazı yazdığını ve ilk sıralarında Eğridir’de müftülük yapan Hüseyin Hüsnü Efendi’nin kardeşi olduğunu ve Nur talebelerinin maddî kıdem sırasına göre birincilerinden olup, Hazret-i Üstâd’a ve Risale-i Nur’a bağlılığı, sadakatı yüksek derecede bir zat olduğunu, müftü kardeşi Hüseyin Hüsnü Efendi’nin ehl-i dünyaya kapılarak 1931’lerde oğlu Tevfik Tığlı vasıtasıyla Barla’da Üstâd’a eziyet vermesinden, ondan alâkasını kesip reddettiğini, hususi mesleği ise, dava vekilliğini yaptığını biliyoruz.)
Bu zatın Üstâd’la olan hususi ve şifahî hatıraları zabtedilmiş değildir. Fakat Üstâd Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur’a karşı hissiyat ve telâkkilerini dile getiren yazılı bir kaç takriz mektupları vardır. Bu takrizlerden nümûne için bir iki bölüm alıyoruz.
Hakkı Efendi’nin bir fıkrasının başında Hazret-i Üstâd şunları yazmıştır: “şu fıkra hakiki ve birinci kardeşim Hakkı Efendi’nindir.”
Ayrıca Hakkı Efendi’nin ismi ve bahsi “Onuncu Lem’a” olan şefkat Tokadları risalesinde ve 28. Mektub’un içinde ve 27. Lem‘a’da da geçmektedir.
Hakkı Efendinin birinci fıkrasının hülâsası şöyledir:
“Mükerreren mütalâa ve kıraet ederek, arş kadar yüksek eseriniz hakkında mütalâa serdine bir kelime, hatta bir nokta ilavesine kendimde cür’et ve kudret bulamadığımdan dolayı, bu babta bir mütalâa dermeyanına imkân göremiyorum. Yalnız çok yüksek, cihan kadar kıymettar mübarek eserleri okuyup cehaletimiz hasebiyle idrak edebildiğimiz kadar istifade ve istifazaya çalışarak müstefid olabilmek, bizim için büyük bir ni’mettir.”
{Barla Lahikası,Envar Neşriyat,s:25.}
Hakkı Efendi’nin ikinci hülâsalı ve câmi’ fıkrası:
“İşbu cihan-kıymet eserin mütalâasında, nasıl bulduğumuz istifsar buyruluyor.. Dekaik-ı hikmet ve hakaik-ı ilmiye ile tezyin ve tersim edilmiş yüksek eser hakkında bir mütalaâ serd etmek bidaâmın fevkindedir.”
{Aynı eser,s:32.}
Eğridir Nur talebelerinden Avukat (Dava vekili) Hakkı Tığlı Efendi’nin hatıra ve telakkileri :
(Bu zatın hayat ve vefatı hakkında maalesef fazla bir bilgimiz yoktur. Yalnız kendisinin 1875 doğumlu olduğu ve 1935’te Eskişehir hadisesinde Hz. Üstâd’la birlikte bir müddet hapis yattığını ve 1957’de, bir Kaymakamın Hz. Üstâdı kanunsuz olarak Eğridir’e girmesine mani’ olması hadisesinde Eğridir Demokratları olarak Ankara’ya hadiseyi tel’in eden bir yazı yazdığını ve ilk sıralarında Eğridir’de müftülük yapan Hüseyin Hüsnü Efendi’nin kardeşi olduğunu ve Nur talebelerinin maddî kıdem sırasına göre birincilerinden olup, Hazret-i Üstâd’a ve Risale-i Nur’a bağlılığı, sadakatı yüksek derecede bir zat olduğunu, müftü kardeşi Hüseyin Hüsnü Efendi’nin ehl-i dünyaya kapılarak 1931’lerde oğlu Tevfik Tığlı vasıtasıyla Barla’da Üstâd’a eziyet vermesinden, ondan alâkasını kesip reddettiğini, hususi mesleği ise, dava vekilliğini yaptığını biliyoruz.)
Bu zatın Üstâd’la olan hususi ve şifahî hatıraları zabtedilmiş değildir. Fakat Üstâd Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur’a karşı hissiyat ve telâkkilerini dile getiren yazılı bir kaç takriz mektupları vardır. Bu takrizlerden nümûne için bir iki bölüm alıyoruz.
Hakkı Efendi’nin bir fıkrasının başında Hazret-i Üstâd şunları yazmıştır: “şu fıkra hakiki ve birinci kardeşim Hakkı Efendi’nindir.”
Ayrıca Hakkı Efendi’nin ismi ve bahsi “Onuncu Lem’a” olan şefkat Tokadları risalesinde ve 28. Mektub’un içinde ve 27. Lem‘a’da da geçmektedir.
Hakkı Efendinin birinci fıkrasının hülâsası şöyledir:
“Mükerreren mütalâa ve kıraet ederek, arş kadar yüksek eseriniz hakkında mütalâa serdine bir kelime, hatta bir nokta ilavesine kendimde cür’et ve kudret bulamadığımdan dolayı, bu babta bir mütalâa dermeyanına imkân göremiyorum. Yalnız çok yüksek, cihan kadar kıymettar mübarek eserleri okuyup cehaletimiz hasebiyle idrak edebildiğimiz kadar istifade ve istifazaya çalışarak müstefid olabilmek, bizim için büyük bir ni’mettir.”
{Barla Lahikası,Envar Neşriyat,s:25.}
Hakkı Efendi’nin ikinci hülâsalı ve câmi’ fıkrası:
“İşbu cihan-kıymet eserin mütalâasında, nasıl bulduğumuz istifsar buyruluyor.. Dekaik-ı hikmet ve hakaik-ı ilmiye ile tezyin ve tersim edilmiş yüksek eser hakkında bir mütalaâ serd etmek bidaâmın fevkindedir.”
{Aynı eser,s:32.}
Yükleniyor...