ki; kendi abdest, yemek gibi şahsî işlerimi çok zor ile görebiliyorum. Bir kaşık veya bir kabı almak için kapıyı açıyorum, unutuyorum. Bu halden dehşet aldığım halde, Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki; Risale-i Nur’a temas eden hallerde ve evradlarımda o acib nisyan şimdilik gelmedi.
İkinci Hal: pek garib bir hiddet ve te’ssür o zehirden bana ârız olmuş ki; Sinek kanadı kadar bir arıza beni müteessir edip hiddete getiriyor. Biçare bana hizmet eden saf ve sadık hizmetçiler de,o lüzumsuz hiddetlerden azap çekiyorlar. Uzun zamanlardaki iki Süleyman’ın hiç beni hiddete getirmiyerek hizmet ettiklerini çok hasretle onları ve o zamanları tahattur ediyorum. şimdi tahakkuk etti ki, bana su-i kasd edenler iki noktayı hedef etmişler, ona göre zehirli maddeleri bulmuşlar.
Birinci Nokta: Dimağıma zarar verip, ta nurlara hizmetim olmasın. Bedbahtlar bilmiyorlar ki; Binler Nur sâhipleri ve yüz Nur mecmuaları benim bedelime binler derece ziyade o vazifeyi görüyorlar
İkinci Nokta: Sabır ve tahammülümü kırmak, hiddetimden istifade etmek, bir mes’ele çıkarmak... Hakikaten ihsan-ı ilâhî ile harika bir sabır ve tahammül olmasaydı, tahammül edilmezdi. Fakat o bedbahtlar bilmiyorlar ki; Yüz başım ve yüz haysiyetlerim ve şereflerim ve rahatlarım ve hayatlarım olsa; Risale-i Nur’un selâmetine kemal-i sürur ile terk ederim. Fakat bazı resmi adamlar bütün bütün kanun haricinde garazkârane ve sinirlerime kasden ilişmeleri çok ağır oluyor. ınşaallah onlara kaşı sabrın güzel neticesi bütün o elemleri izale edecek, hayırlara çevirecek...”
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 300.}
Başka bir mektuptan:
“Salisen: Siz bana karşı su-i kasdlara merak etmeyiniz. Belki bir cihette memnun olunuz ki; Risale-i Nur ve şâkirtleri yerinde benim cüz’î ve vazifesi bitmiş olan şahsıma hücum ediyorlar, tazib ediyorlar. Bu günlerde buranın büyük memurları çekinmiyerek bazılara demiş: “Said’in vücudu ortadan kalkmalı...” hadisesi var.
İşte gizli düşmanlarım bunun gibi bu fikirlerinden istifade ederek mü’temed hizmetçilerimi dağıtmakla, fırsat bulup beni zehirlediler ve bu gibi memurlardan kuvvet alıyorlar. Fakat hıfz u İnayet-i İlâhiyye bu su-i kasdı da akim bıraktı. ınşaallah daima inayat, himayet edecek. Bütün plânlarını akim bıraktı ve bırakacak...”
{Aynı eser, s: 209.}
İkinci Hal: pek garib bir hiddet ve te’ssür o zehirden bana ârız olmuş ki; Sinek kanadı kadar bir arıza beni müteessir edip hiddete getiriyor. Biçare bana hizmet eden saf ve sadık hizmetçiler de,o lüzumsuz hiddetlerden azap çekiyorlar. Uzun zamanlardaki iki Süleyman’ın hiç beni hiddete getirmiyerek hizmet ettiklerini çok hasretle onları ve o zamanları tahattur ediyorum. şimdi tahakkuk etti ki, bana su-i kasd edenler iki noktayı hedef etmişler, ona göre zehirli maddeleri bulmuşlar.
Birinci Nokta: Dimağıma zarar verip, ta nurlara hizmetim olmasın. Bedbahtlar bilmiyorlar ki; Binler Nur sâhipleri ve yüz Nur mecmuaları benim bedelime binler derece ziyade o vazifeyi görüyorlar
İkinci Nokta: Sabır ve tahammülümü kırmak, hiddetimden istifade etmek, bir mes’ele çıkarmak... Hakikaten ihsan-ı ilâhî ile harika bir sabır ve tahammül olmasaydı, tahammül edilmezdi. Fakat o bedbahtlar bilmiyorlar ki; Yüz başım ve yüz haysiyetlerim ve şereflerim ve rahatlarım ve hayatlarım olsa; Risale-i Nur’un selâmetine kemal-i sürur ile terk ederim. Fakat bazı resmi adamlar bütün bütün kanun haricinde garazkârane ve sinirlerime kasden ilişmeleri çok ağır oluyor. ınşaallah onlara kaşı sabrın güzel neticesi bütün o elemleri izale edecek, hayırlara çevirecek...”
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 300.}
Başka bir mektuptan:
“Salisen: Siz bana karşı su-i kasdlara merak etmeyiniz. Belki bir cihette memnun olunuz ki; Risale-i Nur ve şâkirtleri yerinde benim cüz’î ve vazifesi bitmiş olan şahsıma hücum ediyorlar, tazib ediyorlar. Bu günlerde buranın büyük memurları çekinmiyerek bazılara demiş: “Said’in vücudu ortadan kalkmalı...” hadisesi var.
İşte gizli düşmanlarım bunun gibi bu fikirlerinden istifade ederek mü’temed hizmetçilerimi dağıtmakla, fırsat bulup beni zehirlediler ve bu gibi memurlardan kuvvet alıyorlar. Fakat hıfz u İnayet-i İlâhiyye bu su-i kasdı da akim bıraktı. ınşaallah daima inayat, himayet edecek. Bütün plânlarını akim bıraktı ve bırakacak...”
{Aynı eser, s: 209.}
Yükleniyor...