{ 10 Eylül 1943’de İstanbul kapalı çarşısı büyük bir yangın geçirdi. Tarihi çarşıda 202 dükkan kül oldu. Maddi zarar çok büyüktü. Bu hadise Atıf Ağabeyin tevkifinin ilk günlerine tevafuk etmişti. (Bkz. Elli Yılın Tutanagı sahife 115)
Hadiseyi Üstâd Hazretleri haliyle duydu ve talebelerine şu mektubu yazdı:
Aziz sıddık Kardeşlerim!
Evvela: Bu Ramazan-ı şerifteki
{Bu mektubun, Ramazan-ı şerife pek yakın bir zamanda yazıldığı anlaşılıyor.O ise 1943 yılının Ramazan başı 19.9.1943 günüdür. Bu tarihten az müddet sonra Üstâd Hazretleri de Kastamonu’da tevkif edilmiştir. A.B.}
dualar -ıhlâs bulunmak şartıyla ınşaallah makbuldur. Fakat maatteessüf ekseriyetçe Risale-i Nur’un şâkirtlerinin nazarlarını dünyaya çevirmek ve huzur-u kalbi bozmak için taarruzlar yüzünden o ihlâs, o huzur-u tam bir derece zedelenir. Merak etmeyiniz, her şeyi Cenab-ı Hakk’a havale edip, öyle taarruzlara ehemmiyet vermeyin. Atıf’ada yazınız: “Merak etmesin, o da bir kazay-i ilâhidir.”
{Denizli Hapis hadisesi iptidalarında Hazret-i Üstâd sık sık “Bu bir kaza-i ilâhidir” şeklinde ifadelerde bulunmakla; O hadise, sebepler üstü gaybî bir dest-i ınayet tarafından tanzim edildiğine hususiyle işaret etmektedir. A.B.}
İnşaallah Sava’lı Mehmed Hâfız’ın hadisesi gibi Risale-i Nur’un lehine dönecektir. “Haşiye” Hem Atıf ‘ın parlak hizmeti tevakkufa uğraması ve gerilemesi ve merhum Mehmed Zühdü Bedevî’nin yüksek ve geniş hizmetinin perdelenmesi düşüncesi beni ziyade mahzun ettiği hengâmda, elime bir mektup verildi. O mektup o endişemi izale etti. “Risale-i Nur’un hizmetinde bir kapı kapansa, daha mühim kapılar açılır” diye olan kaide, yine hükmünü icra etti, ki Sabri gibi Risale-i Nur’un gayet büyük bir rüknünün amucası ve Risale-i Nur’un bir kahramanı olan Tahirînin eniştesi ve Risale-i Nur’un Saff-ı evvelinde şâkirtlerinin başında bir zaman nâzırlık vazifesini gören ve şimdiye kadar da Risale-i Nur
Yükleniyor...