Üçüncüsü cümle-i kudsiyesi Resul-i Ekrem Aleyhisselatü Vesselâm’a hitaben: “senin mübarek vatanın ve kıblegâhın olan Mekke-i Mükerreme’yi ve Ka’be-i Muazzama’yı harîkulade bir surette düşmanlarından kurtarmasını ve o düşmanları nasıl bir tokat yediklerini görmüyor musun?” diye mana-yı sarihiyle ifade ettiği gibi; bu asra dahi işaret eden o cümle-i kudsiye mana-yı işarisiyle der ki: “Senin dinin ve islâmiyetin ve Kur’ân’ın ve ehl-i hak ve hakikatin cebbar düşmanları olan dünyaperest ve dünyanın menfaati için mukaddesatı çiğneyen o ashab-ı dünyaya, senin Rabbin nasıl tokatlarla cezalarını verdiğini görmüyor musun? Gör, bak!..” diye manay-ı işarisiyle bu cümle aynen makam-ı cifrisiyle tam 1359 tarihiyle aynen sfat-ı semaviye nev’inden semavî tokatlarla islâmiyete ihanet cezası olarak... diye manay-ı işarî ifade ediyor. Yalnız yerinde gelir. Fil kalkar, dünya gelir.

Bu fil lafzı kalkmasının sırrı; eski zamanda dehşetli fil-i Mahmudî azametine, heybetine dayanmış hücum etmişler. şimdi ise, dünya servetine ve malına ve o servetle filolar teşkil edip; hatta kırk milyon bir millet, o fil gibi filolarla dörtyüz milyonu esaret altına almış.. Ve Avrupa medeniyetçileri medeniyetin mehasiniyle, iyilikleriyle, menfaatleriyle değil; Belki medeniyetin seyyiatı ile ve sefahetiyle ve dinsizliğiyle üçyüz elli milyon Müslümünların her tarafta hâkimiyetlerini imha edip istibdadına serfürû etmiş ve musibet-i semaviyeye sebebiyet vermiş.. Ve dünyaperest gaddar zalimler zulümlerine ceza olarak tokatlar gelmeye ve masumlar ve mazlumlara fanî mallarını ve hayatlarını ahiretlerine çevirmek ve kıymettar eylemek ve dünyadaki günahlarına keffaratüz-zünub etmeye kader-i ılahi’ye fetva verdiler.

Ben bir buçuk senedir, dünyaperestlerin o musibetten vaziyetlerini ve sefahatlarını ve Harb-ı Umumi safhalarını kat’iyyen bilemiyordum. Fakat iki sene evvelki vaziyetleri bu sûre-i kudsiyenin manay-ı işarî tabakasından tokatlar, tam tamına onların başlarına iniyorlar ve sûrenin bir manay-ı işerisini tam tefsir ediyorlar...

Evet bu tokattan pür-şer beşer şirkten şükre girmezse ve Kur’ân’a tarziye vermezse, melaike elleriyle de ahcar-ı semaviye başlarına yağacağını bu sûre bir mana-yı işariyle tehdit ediyor.”

{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 432-435.}



Zelzeler Hakkında

Hazret-i Üstâd Bediüzzaman Kastamonu da iken, Türkiye de bir kaç dehşetli zelzele vuku buldu. Bunlardan en büyüğü 27-28 Aralık 1939’da vuku’ bulan Erzincan ve İzmir zelzeleleridir. Bu zelzelelerde Erzincan

 /  
1537
Yükleniyor...