şimdiki ilhad dahi onun ifsad komitesinin eseridir. Hatta... yüzde beş-on dinsizlerin hatırlarını saydı. Mesleklerini (rejim) resmen takdir ederek

{Lozan Muahedesinde bizimkilerin takındığı tavırlanna işarettir. A.B.}



yüz milyon İslâm’ın hatırlarını kırdı.. ve mağlub olduğu halde, inad ve menfaatı için sulhu reddetti. Küre-i arzı ateşe verdi ve bu âlem-i insaniyetin her tarafında sönmez yangın oldu.

İşte madem siz bu vatanın evlâdısınız, burada onun propagandasına kapılmayınız ve siyasete karışmayınız. Eğer hariçte olsanız, oradaki müsaadekâr siyasetine taraftarlık gösterseniz, -eğer lüzum olur ve Risale-i Nur dahi müsaade etse- belki zarar olmaz. Yoksa zarar ve hatar ve hatadır.

Amma öteki galib cereyan ise, ne vakit Kur’ân’a ve Risale-i Nur’a ve bize ve İslâmlara yardım etse ve Kur’ân’ın hakikatına hizmete bilfiil teşebbüs eylese, siz de o vakit Kur’ân ve Risale-i Nur hesabına onun hareketine merakla bakabilirsiniz. Yoksa şimdiden tarafgirane bakmak ile, tahribatındaki zulümlere hissedar olmak ihtimali var.. Ve hariç Âlem-i İslâm’ın nanevî cereyanlarına muhalif olur.

Said-i Nursi”

{Os. Kastamonu , s: 449.}



Bu mevzuda sadır olan Üstâd’ın diğer ikaz ve irşadları için Kastamonu lahikasının asıllarına havale ederken; Üstâd’ın şu son mektubundaki pek ince ve çok muazzam bir meselenin esasını teşkil eden mes’elelere dikkatle eğilmeye ve hedef tayin etmeye değer olduğunu düşünüyoruz.

Ehl-i Dünyanın Desise ve Dolaplarına Karşı İhtiyat ve Tahaffuz Hakkında

“Kardeşlerim, çok dikkat ediniz! Münafıklar çoktur. Mümkün o1- duğu kadar Risalelerin buradan irsal edildiğini söylemeyiniz. Tâ Risale-i Nur hizmetine zarar gelmesin. Maatteessûf ben burada bütün bütün yalnız kaldığım için, çok ehemmiyetli hakikatlar yuzılmadan geldiler, gittiler ...”

{Osmanlıca Kastamonu Lahikası -1, s: 11.}



“...Hüsrev’in daima isabetli ve faideli ve çok yüksek fikri Kur’ân hizmetinde kıymettardır. Lâkin bu cümlesi: “ıhtiyata o kadar ihtiyaç kalmamış” diye bir ihtiyatsızlık olabilir. Çünkü münafıklara karşı daima ihtiyat lâzımdır...”

{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 129.}



Yükleniyor...