olduğuna

{Bizzat Tahirî Mutlu Ağabeyden duyduğum bir mes’elenin burada zikri münasib görüldü. Tahirî Ağabey dedi: “Ben Kastamonu’ya Üstâd’ımızı Ziyarete gittigimde, kendisinden dinlediğim ve oradaki Nur talebelerinden etraflıca duyduğum bir hadise şöyledir: Hazret-i Üstâd, ıkinci Cihan Harbi başlarında; İslâm milletine büyük darbeler vuran ıngiliz ve Rusların Alman ordusu karşısında maglubiyetlerini büyük sevinçlerle karşılamışken, hatta bir ara Alman ordusuna muvaffakiyet için dua etmye baslamışken, fakat bir müddet sonra, Almanların çok acib zulümlere başladığını ve masum çoluk cocuk demeden bombalarla imha ettiğini işitince ,dua defterinden onların ismini sildi ve sırt çevirdi . Hatta Tahirî Ağabey Alman mağlubiyetinin Üstâd ‘ın dua sını kesmesinden sonra başladığını da söylüyordu. A.B.}



{Bu ibarenin birinci bölümü, nasılki Almanlar’ın zulümlü vahşetlerine işaret ediyor..ıkinci bölümde Ruslarla ittifak eden ıngiliz ve müttefiklerinin yaptıklarına bakmaktadır. A.B. }

kat’î bir delil şudur ki: Bin masum, çoluk-çocuk, ihtiyar, hasta bulunan bir yerde bir iki düşman askeri bulunmak bahanesiyle, bombalar ile onları imha etmek.. ve tabakat-ı beşer cereyanları içinde burjuvaların en dehşetli müstebitleri ve sosyalistlerin ve Bolşeviklerin en müfritleri olan anarşistlerle ittifak etmek

{İkinci Cihan Harbi Âlem-i İslâm’ın dışında ve tamamen uzağında iken; O harbde yapılan firavunane zulüm ve ceberûtlar ve vahşetli gadırlarla mahvolan ve ezilen milyonlarca masum insanların kanı ile yer yüzü bulandığı ve boyandığı o harpte; ve hepsi de gayr-i müslim veya Hıristiyan iken; taraflardan her hangi birisine burada İslâm memleketinde iken, taraftarlık yapmakla veya bir tarafı muhabbetle alkışlamakla, bu derece zulme adaletsizliğe ve haksızlığa düşerse; acaba bu gün (İran-Irak Harbi) İslâm âleminin ortasında iki Müslüman devlet, -Devlet rejimi müslüman olmasa da halkı ve ahalisi müslüman olan- bir inad ve garaz veya mülk hırsı için bu kadar İslâm milletinin kanının dökülmesine sebebiyet veren, hele bunlardan bir tarafı bütün ara bulucuklukları, müsalâha tekliflerini tersleyip sulhu reddedip harbin zalimane vahşetinin idamesine sebeb olmakta olan o devlet; zalim, hunhar, azgın ve taği olduğu Kur’ânca ve dinen sabit olduğu halde, bunların dışında kalan diğer Müslümanlar, bazı göstermelik laflarından dolayı ona taraftarlık gösterip alkışçılığını yaparsa, ne kadar zulme, haksızlığa, adaletsizliğe ve şarlatanlığa düştüğü anlaşılır sanırım. A.B.}



ve binler, milyonlar masumların kanIarını heder etmek ve bütün insanlara zarar olan bu harbi idame ve sulhu reddetmekdir:

{Osmanlıca Kastamonu-1, s: 435-436.}



İşte, böyle hiç bir kanun-u adalete ve insaniyete ve hiç bir düstur-u hakikata ve hukuka muvafık gelmiyen boğuşmalardan, elbette Âlem-i İslâm teberri eder, yardımcılıklarına tenezzül edip tezellül etmez. Çünki onlarda Öyle dehşetli bir firavunluk, bir hodgamlık hükmediyor; değil Kur’ân’a, İslâm’a yardım, belki kendine tabi’ ve alet etmekle elini uzatır. Öyle zalimlerin kılınçlarına dayanmak, hakkaniyet-i Kur’âniye elbette tenezzül etmez.. ve milyonlarla masumların kanıyle yoğrulmuş bir kuvvet yerine, Halık-ı Kâinatın kudret ve Rahmetine dayanmak ehl-i Kur’ân’a farz ve vacibdir. Gerçi zendaka ve dinsizlik, o boğuşanların birisine dayanıp ehl-i diyaneti ezer. Onun tazyikinden kurtulmak, onun aks-i cereyanına taraftar olmak bir çaredir. Fakat şimdiye kadar o taraftarlık bir menfaat vermiyerek çok zararları dokunmuş. Hem zendeka, nifak hasiyetiyle her tarafa döner. Senin dostunu kendine dost eder, sana düşman eder. Senin taraftarlık cihetiyle kazandığın günahlar faidesiz boynunda kalır.

 /  
1537
Yükleniyor...