te’lifınden sonra, yirmidokuzuncu Lem’a-i Arabiyeden hülâsa edilen Hizb-ül-Ekber-i Nurî risalesi de tanzim edilmiş ve neşredilmiştir. Bu tarihten sonra, ta Denizli hapsine kadar Risale te’lifi muvakkat bir tevakkuf devresini geçirdiğini Üstâd yazmaktadır.

{Osmanlıca Kastamonu-1, s: 442.}



Böylece Hazret-i Üstâd Bediüzzaman’ın Kastamonu hayatının üçüncü senesi başından itibaren başladığı ve 18.8.1943 tarihine kadar sürdürmüş olduğu altı sene üç ay zarfındaki muhabere mektuplarıyla, te’lif ettiği risalelerinin mecmuu; -farz-ı muhal, diğer Risale-i Nurların ve mektuplarının yok olduğu farz edilse bile- tek başına iman, ihlâs, uhuvvet, hizmet düstûrları ve ihtiyat tavsiyeleri bakımından herşeye kâfî büyük bir Nur hazinesi mesabesindedir... Ve dünya kadar büyük, cihan kadar azametli bir davanın müstakimane yürütülmesine, yerleştirilmesine ve devam ettirilmesine kâfi bir mürşid ve ölmez bir rehberdir.

Üstâd’ın Kastamonu’dan Isparta’ya gönderdiği mezkûr muhabere mektuplarının sayısı, hususî ve umumîleri dâhil ikiyüz yetmişbeş adedi

{Bu ikiyüz yetmiş beş adet mektupların içerisinde on tane kaderı talebelerin takriz mahiyetindeki mektub ve fıkralarıdır.Mezkûr mektupların tamamıda el yazma Kastamonu Lahikalarının asıllarında mevcuttur. Onun için atıflar ona göre yepılmıştır.}



bulduğu gibi, Eskişehir hapsinin son günlerinde te’lif etmiş olduğu ve fakat tebyizini yapmadığı ve neşretmediği Birinci ve ıkinci şua’larla birlikte, Kastamonu’da te’lifi yapılan -Çünkü Birinci ve ıkinci şua’lar Kastamonu’da tebyiz edilip neşredildi- Risalelerin adedi de on taneyi bulmaktadır.

{Bu sayıya Hizbul-Ekber-i Nuride dahildir. A.B.}



Bu sayıya Onuncu şua’ ismini alan ve talebelerine Kastamonu’da iken yazdırtılan fihristenin ikinci bölümü -ki Onbeşinci Lem’a’dan sonraki risalelerin umumi fihristesidir- de ilave etsek, tam on bir risâle olur.

Tafsilat

İşte, Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursi’nin Kastamonu hayatı küllî veçheleri ve ana hatlarıyla böylece tayin edildikten sonra; Onun teferruatına ve Kur’ânî hizmetiyle ilgili olarak cereyan eden hadiselerin kritiğine geleceğiz. Teferruata girmeden önce, bir hususu ehemmiyetle kaydetmeliyiz ki; Üstâd’ın Kastamonu hayatı, Barla hayatına nisbetle ve bir yönüyle daha çok yönlü ve renklidir. Çünkü zalim ehl-i dünya ve gizli dinsiz zındıklar burada onu daha çok sıkı bir mürakabe altında bulundurmuş ve daha çok baskı ve zulümler uygulamıştır. Hazret-i Üstâd ise, hem bütün bu plânlı, evhamlı mürakabe ve tazyiklere karşı çok ihtiyatlı ve tedbirli davranma mecburiyetindedir.

 /  
1537
Yükleniyor...