BEDİÜZZAMAN ÜNVÂNI

Molla Said-i Meşhur ünvânına ek olarak, Bediüzzaman lâkabı da verilmesi Hicrî 1309-Miladî 1892’dir.

Molla Said, şirvan’da ağabeyisinin yanında bir müddet kaldıktan sonra, oradan ayrılıp Siirt kazasına (şimdi vilayet) gelir. Siirt’te ilmiyle, kemâliyle ve faziletiyle meşhûr Molla Fethullah Efendi’nin medresesine gidip mumaileyhi ziyaret eder. Molla Fethullah Efendi, hangi kitabı sordu ise, “evet bitirdim” cevabını alınca, hayret ifadelerini şöylece izhar etti: “Hey deli! Geçen sene deli idin, bu senede mi deli oldun?” der.

Molla Said: “İnsan başkasına karşı kesr-i nefs için (yani nefsini gururlandırmamak için) hakikati ketmedebilir. Fakat babadan daha muhterem olan Üstâd’ına karşı hakikat-ı mahzdan başka bir şey söyleyemez. Emrederseniz, söylediğim kitaplardan beni imtihan ediniz” der.

Bunun üzerine Molla Fethullah Efendi hangi kitaptan sordu ise, cevabını pek iyi olarak alır.

Bu imtihan hadisesine şâhid olan ve bir sene önce Molla Said’in hocasının hocası bulunan, Molla Ali-i Sohran namındaki zât, Molla Said’den ders almağa başlar.

BAŞKA BİR İMTİHAN

Molla Fethullah Efendi Molla Said’e: “Pekâlâ, zekâda hârikasınız. Fakat acaba hıfzınız nasıldır?”diyerek Makâmat-ı Haririye’den(8) birkaç satırını iki defa okumakla hıfzedebilir misiniz?” dedi ve kitabı kendisine uzâttı.

Molla Said kitabı aldı ve bir yaprağını bir defa okumakla hıfzetti ve ezber okudu.

Molla Fethullah:

“Zekâ ile hıfzın ifrat derecesiyle bir adamda toplanması ender hadiselerdendir. Bunu bir sende, bir de Molla Halid-i Ûlekî(9) de gördüm” diyerek hayretlerini izhar etti.

Yükleniyor...