ACIKLI BİR TA’RİF

Bediüzzaman Hazretleri bu nûrlu, ilim ve fazilet ocağı olan ailesinin ferdlerinin vefatlarını ve onlardan müfarakat acısını dile getiren bir mektubunda şöyle der: (bir parçasını alıyoruz).

“... Ben dokuz yaşından beri şefkatli validemi görmediğimden, sohbetinde bulunamadım. O hürmetli muhabbetten mahrum kaldığım.. ve üç hemşiremi de onbeş yaşından sonra göremediğim, Allah rahmet etsin validemle beraber Berzah âlemlerine gittikleri için dünyanın çok zevkli, lezzetli olan uhuvvetkârâne sohbetlerinden, merhamet ve hürmetten mahrum kaldığımdan.. ve üç kardeşimden iki kardeşimi elli seneden beri görmediğimden (Allah onlara rahmet etsin) öyle kıymettar, dindar, âlim iki kardeşimin sohbetinden, hürmetkârâne muhabbet, merhametkârâne şefkatteki sûrurdan mahrum kaldığımdan; bu dünyada Risale-i Nûr’un îmânda Cennet çekirdeği bulunduğunu gösterdiği gibi, bugün dört fedakâr hizmetimde bulunan ma’nevi evlatlarımla bir seyahat ettiğim zaman, îmândaki cennet çekirdeğinin bir zerreciğini kat’iyyen ruhuma ihtar edildi...”(11)

Bu mektubun devamında, aile efradının mezkûr sohbet, şefkat, hürmet, ve merhametlerinden mahrumiyetine mukabil, îmânın verdiği uhuvvet ve samimiyet ile bu yarasının tedavi edildiğini yazmaktadır.

Bu mektup, 1957 yılında yazıldığına göre, Üstâd 80 yaşındadır. 9 yaşından sonra validesini hiç görmediğini, üç hemşiresini de 15 yaşından sonra göremediğini, iki kardeşini yani, Molla Abdullah ile Molla Muhammed Efendi’yi 50 seneden beri göremediğini kaydetmekle; annesini 71 seneden beri, üç hemşiresini de 68 seneden beri görmemiş oluyordu.

Yükleniyor...