Bununla beraber, Bediüzzaman’ın Ankara’ya ayak bastığı günün, hangi gün olduğu kat’î olarak bilinmemektedir. Ama İstanbul’dan gelişi herhalde trenle, yeğeni Abdurrahman ile birlikte olması kuvvetli ihtimal dahilindedir.
Bediüzzaman Hazretleri, bu tarihten 9-10 sene sonra te’lif etmiş olduğu 26. Lem’a adındaki risalesinin Yedinci Rica’sında; Ankara’ya geldiği zaman için, “Güz mevsiminin ahiri idi” demektedir. Buna göre onun Ankara’ya ayak basışı, dediğimiz gibi, gün olarak kesin belli değilse de, fakat Millet Meclisini ziyareti 22 Kasım 1922 olduğu ve bu tarihten 2-3 gün önce Ankara’ya gelmiş olması kaviyyen muhtemeldir. Bu hesaba göre Üstâd 19 Kasım 1922’de Ankara’ya geldi diyebiliriz.
N. Şahiner, Mardinli meb’us Abdulgani Ensari’den naklen: “Bediüzzaman 1922 yılının Kurban bayramından bir hafta önce Ankara’ya geldi.”(6) şeklindeki tesbiti de, üstteki hükmü te’yid etmektedir. Çünki 1922 yılının Kurban bayramı, 26 Kasım olması lazım. Bir hafta öncesi ise, büyük ihtimalle 19 Kasım olur.
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri, -yukarıdaki hesab ile- Ankara’ya gelmeden yirmi gün kadar öncesi, Meclisten çıkan bir kanunla (yani 1 Kasım 1922’de) saltanat, hilâfetten ayırd edilerek sultanlık, padişahlık müessesesi ilga edilmişti.
17 Kasım 1922’de de Padişah M. Vahiduddin, çıkan bu kanun gereğince, artık Türkiye’de kendisine yer kalmadığını ve hayatı tehlikeye girmiş olduğunu anlıyarak, İngilizlerin himayesine girmiş ve bir İngiliz zırhlısı ile Malta’ya hicret etmiştir.
Bu münasebetle, Bediüzzaman Hazretleri, namaz ve ibadet hakkında yazdığı ve bütün askerî erkân ve meb’uslara dağıttığı tarihî beyannamesinde: “Meclis ma’nay-ı saltanatı da deruhte etmiştir.” ifadesiyle, bilerek bir söz kullanmıştır. Hem 26. Lem’a’nın Yedinci Rica’sı’nda: “Ve Hilâfet saltanatının vefatı...” diye hissettiği halet-i ruhiyesini de dile getirmiştir.
Bediüzzaman Hazretleri, bu tarihten 9-10 sene sonra te’lif etmiş olduğu 26. Lem’a adındaki risalesinin Yedinci Rica’sında; Ankara’ya geldiği zaman için, “Güz mevsiminin ahiri idi” demektedir. Buna göre onun Ankara’ya ayak basışı, dediğimiz gibi, gün olarak kesin belli değilse de, fakat Millet Meclisini ziyareti 22 Kasım 1922 olduğu ve bu tarihten 2-3 gün önce Ankara’ya gelmiş olması kaviyyen muhtemeldir. Bu hesaba göre Üstâd 19 Kasım 1922’de Ankara’ya geldi diyebiliriz.
N. Şahiner, Mardinli meb’us Abdulgani Ensari’den naklen: “Bediüzzaman 1922 yılının Kurban bayramından bir hafta önce Ankara’ya geldi.”(6) şeklindeki tesbiti de, üstteki hükmü te’yid etmektedir. Çünki 1922 yılının Kurban bayramı, 26 Kasım olması lazım. Bir hafta öncesi ise, büyük ihtimalle 19 Kasım olur.
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri, -yukarıdaki hesab ile- Ankara’ya gelmeden yirmi gün kadar öncesi, Meclisten çıkan bir kanunla (yani 1 Kasım 1922’de) saltanat, hilâfetten ayırd edilerek sultanlık, padişahlık müessesesi ilga edilmişti.
17 Kasım 1922’de de Padişah M. Vahiduddin, çıkan bu kanun gereğince, artık Türkiye’de kendisine yer kalmadığını ve hayatı tehlikeye girmiş olduğunu anlıyarak, İngilizlerin himayesine girmiş ve bir İngiliz zırhlısı ile Malta’ya hicret etmiştir.
Bu münasebetle, Bediüzzaman Hazretleri, namaz ve ibadet hakkında yazdığı ve bütün askerî erkân ve meb’uslara dağıttığı tarihî beyannamesinde: “Meclis ma’nay-ı saltanatı da deruhte etmiştir.” ifadesiyle, bilerek bir söz kullanmıştır. Hem 26. Lem’a’nın Yedinci Rica’sı’nda: “Ve Hilâfet saltanatının vefatı...” diye hissettiği halet-i ruhiyesini de dile getirmiştir.
Yükleniyor...