Albay Hikmet Bilgin, Topçu Yüzbaşı şakir, Binbaşı Kâmil Kanra, Er Fikri Bitlis’linin anlattıklarına göre...”(323) şeklinde kaydedilmiş ve bu rivayet ve nakil veya hikâyenin aslı Hekimoğlu İsmail’in “Çığ” adlı eserinin 61. sahifesine atfedilmiştir. Mezkûr rivayetin asliyetinin nereden ve kimden duyulduğu hakkında, Çığ kitabının müellifi olan muhterem Hekimoğlu İsmail’e mektupla sorduk. Gelen cevabta, aynen şunları yazıyor: (Mektubun baş tarafı bazı şahıslarla borç meselelerini ödemeye dair konuşmalardır.)
“...Mustafa Polat'ın makalelerini topladım. Bunların aralarını doldurdum. “Çığ” isimli kitap böyle meydana geldi. Yani, Çığ’daki yazıların yüzde doksan beşi Mustafa Polat’a aittir. Dolayısıyla Üstâd’ın Rusya’dan firarı, Almanya’ya gelişi, Alman subaylarıyla görüşmesi Mustafa Polat’a ait şeylerdir”
Merhum Mustafa Polat da, bu hikâye ve rivayet kaynağının nereden geldiğini, yani kimin kimden duyarak nakledip kendisine ulaştığını beyan etmediğine göre, itibarlık ciheti -me’hazı bulununcaya kadar- şayan-ı i'timat değildir. İtimada şayan olsa da, Üstâd Badiüzzaman’ın Almanya’ya gittiği mes'elesine dair iddialara bir delil değildir. Çünki sadece “Almanya sınırına geldiği zaman..” tabiri vardır. Berlin’e gittiğine, bilmem Aldon Oteli’nde kaldığına delil olamaz. Çünki Almanya o zaman, Avusturyayı da içine alan bir imparatorluk idi.
ESARETTEN AVDET HiKÂYESiNiN HüLÂSASI
Kosturma'dan firar eder. Volga nehrinin ana kanalını geçmeye mecbur olması diye bir şey sözkonusu olmadan, talî kollarından birisini geçerek, karadan Petersburg’a (Leningrad) uğrayarak, Rus hududundan selâmetle çıkar, kurtulur. Rus hudutları içindeki bu seyahatinin bir kısmını herhalde yaya ve sâkin yerlerden dolaşarak gerçekleştirir: Rusya'dan kurtulduktan sonra, Polonya'nın Başkenti Varşova'ya gelir. Buradan da, Avusturya'nın Başkenti Viyana'ya, Viyana'dan da Sofya'ya kadar, ya kendi parasıyla, yani Rusya'da esir subay olarak aldığı cüz'î maaşından biriken parasiyle.. veya Almanlar tarafından karşılanan bir bilet ile trenle gelir. Sofya'dan sonra, İstanbul’a kadar Osmanlı Ordusu hesabına yazılan bir tren biletiyle İstanbul’a gelir. Bu yolculuk güzergâhı, haritalar üzerinden yapılan bir hesaba göre, beş bin beşyüz yirmi kilometre kadardır.
İstanbul’a geldiği gün, Hicri 19 Ramazan 1336, Rumi 25 haziran 1334, Miladi 8 Temmuz 1918'dir. İstanbul’a bu muvasalatını Tanin gazetesi haber olarak şöyle vermiştir:
“Kürdistan ulemâsından olup, talebeleriyle beraber Kafkas cephesinde muharebeye iştirak eylemiş ve Ruslara esir düşmüş olan Bediüzzaman Said-i Kürdî Efendi ahiren şehrimize muvasalat eylemiştir.”
“...Mustafa Polat'ın makalelerini topladım. Bunların aralarını doldurdum. “Çığ” isimli kitap böyle meydana geldi. Yani, Çığ’daki yazıların yüzde doksan beşi Mustafa Polat’a aittir. Dolayısıyla Üstâd’ın Rusya’dan firarı, Almanya’ya gelişi, Alman subaylarıyla görüşmesi Mustafa Polat’a ait şeylerdir”
Merhum Mustafa Polat da, bu hikâye ve rivayet kaynağının nereden geldiğini, yani kimin kimden duyarak nakledip kendisine ulaştığını beyan etmediğine göre, itibarlık ciheti -me’hazı bulununcaya kadar- şayan-ı i'timat değildir. İtimada şayan olsa da, Üstâd Badiüzzaman’ın Almanya’ya gittiği mes'elesine dair iddialara bir delil değildir. Çünki sadece “Almanya sınırına geldiği zaman..” tabiri vardır. Berlin’e gittiğine, bilmem Aldon Oteli’nde kaldığına delil olamaz. Çünki Almanya o zaman, Avusturyayı da içine alan bir imparatorluk idi.
ESARETTEN AVDET HiKÂYESiNiN HüLÂSASI
Kosturma'dan firar eder. Volga nehrinin ana kanalını geçmeye mecbur olması diye bir şey sözkonusu olmadan, talî kollarından birisini geçerek, karadan Petersburg’a (Leningrad) uğrayarak, Rus hududundan selâmetle çıkar, kurtulur. Rus hudutları içindeki bu seyahatinin bir kısmını herhalde yaya ve sâkin yerlerden dolaşarak gerçekleştirir: Rusya'dan kurtulduktan sonra, Polonya'nın Başkenti Varşova'ya gelir. Buradan da, Avusturya'nın Başkenti Viyana'ya, Viyana'dan da Sofya'ya kadar, ya kendi parasıyla, yani Rusya'da esir subay olarak aldığı cüz'î maaşından biriken parasiyle.. veya Almanlar tarafından karşılanan bir bilet ile trenle gelir. Sofya'dan sonra, İstanbul’a kadar Osmanlı Ordusu hesabına yazılan bir tren biletiyle İstanbul’a gelir. Bu yolculuk güzergâhı, haritalar üzerinden yapılan bir hesaba göre, beş bin beşyüz yirmi kilometre kadardır.
İstanbul’a geldiği gün, Hicri 19 Ramazan 1336, Rumi 25 haziran 1334, Miladi 8 Temmuz 1918'dir. İstanbul’a bu muvasalatını Tanin gazetesi haber olarak şöyle vermiştir:
“Kürdistan ulemâsından olup, talebeleriyle beraber Kafkas cephesinde muharebeye iştirak eylemiş ve Ruslara esir düşmüş olan Bediüzzaman Said-i Kürdî Efendi ahiren şehrimize muvasalat eylemiştir.”
Yükleniyor...