SENE 1907 BEDİÜZZAMAN İSTANBUL’DA(1)

Medreset-üz-Zehra’sını, Büyük İslâm Üniversitesi’ni vücuda getirmek, dolayısıyla sekiz senedir plan ve projesini zihninde çizdiği cihan çapındaki İslâm’a hizmet davasının bir kanadını ve hayatı boyunca kendisine gaye-i hayal ederek uğrunda çalıştığı pek büyük niyetinin bir tarafını tahakkuk ettirmek maksadı ve gayesiyle, İslâm halifesine müracaat etmek üzere İstanbul yolunu tuttu.

İstanbul’a gideceği sene, daha önce Bitlis’e tayini yapılmış dostu ve sohbet arkadaşı Tahir Paşa ile de, bu mevzuda istişare etmek ve tavsiyelerini almak için yanına gitti. Tahir Paşa, Padişah’a ve İslâm halifesi merhûm Sultan Abdülhamîd’e bir mektup yazarak Bediüzzaman’a verdi. Paşa mektubunda Bediüzzaman’ı Padişaha tanıtıyor, yüce şanını arz ediyordu. İstanbul’a gitmişken, eskiden beri kendisinde bulunan müzmin kulunç hastalığını da tedavî etmek için, Tahir Paşa mektubunda bu hususu özellikle Padişah’a arz ediyordu. Bu mektubun yazılış tarihi 3 Teşrin-i Sani 1323 Rumi-16 Kasım 1907 Miladi idi.

Mektubun metni aynen şöyledir:

“Ma’ruz-u çâkeranemdir.

Kürdistan ulemâsı beyninde hârika-i zekâ ile meşhur Molla Said Efendi muhtâc-ı tedavi olduğundan, şefkat ve merhamet-i Hazret-i Hilafet-penahiye iltica ederek, bu kere ol cânib-i âliye azîmet eylemiştir. Mumaileyh bu havalide ilimce umumun merci’-i hall-i müşkilatı olduğu halde, yine kendisini talebeden sayarak kıyafetini değiştirmeye şimdiye kadar muvafakat etmemiştir. Kendisi Veli-ni’met-i a’zam efendimiz hazretlerine hakikaten sâdık ve hâlis bir duacı olmakla beraber, fıtraten edip ve kanaatkâr ve fikr-i çâkeranemce şimdiye kadar Der-saâdete gitmek bahtiyarlığına nail olan Kürd ulemâsı içinde, gerek ahlâk-ı hasene, gerek Zât-ı Hazret-i Hilâfet-penahîye sadakat ve ubudiyetçe en ziyade şâyân-ı âtıfet bir zât-ı diyanet-şiâr

Yükleniyor...