İfade-i Meram

(Dikkatle oku! Gözünü kamaştırır biiznillâh)



Ey bu risaleye bakıp mütalaa edenler! Biliniz ki: Kader-i İlâhî beni çok acib bir yola sevketti. Esna-yı seferimde çok tehlikelere, musibetlere ve müdhiş düşmanlara tesadüf ettim. Bitkin ve muztarib kalmıştım. Sonra aczimi vesile ederek Rabbime iltica ettim. İnayet-i ezeliye yetişti, elimden tuttu. Kur’an-ı Hakîm de bana râh-ı rüşdümü öğretti. Rahmet-i İlâhiye dahi imdadıma yetişip, beni o tehlikelerden kurtardı. Hamd ve şükür olsun Allah’a ki, enva-i ehl-i dalaletin iki vekil-i fuzulîsi olan nefis ve şeytanla vaki’ olan muharebelerden sâlimen ve muzafferen çıktım.

İlk olarak nefis ve şeytanla aramızda vuku’ bulan birinci muharebe, şu kelimat-ı mübareke olan

سُبْحَانَ اللّٰهِ

ve

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ

ve

لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ

ve

اَللّٰهُ اَكْبَرُ

ve

لَا حَوْلَ وَ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ

larda başladı. Şu pek muhkem kalelerin her birisinin altında otuzar harp vaki’ oldu.

İşte bu mecmuadaki

(1) Temsilin başındaki “Edna bir şuuru olan.. ilh.” cümlesine, buradaki tercümede “Hem dahi bilmelidir ki” cümlesi atıftır. (Mütercim)

her bir kelime, belki her bir kayıd, düşmana en edna bir ipucu ve bir sığınacak yer bırakmıyacak derecede hezimet-i fahişeye uğratan birer harbin netice-i muzafferiyetidirler. Evet ben bu risalelerdeki hakikatları gözümle görmüş, sonra yazmışım. Öyle ki, bende öyle bir itminan tesbit etmişlerdir ki, benim yanımda onların nakizeleri olan hiç bir imkân-ı vehmîyi dahi bırakmamışlardır.

Bazan ben, deliliyle beraber uzun bir hakikata küçük bir kayıd veya bir sıfatla işaret ediyorum. O durumda, hükmün delili, o kayıd veya sıfatların içinde mündemic oluyor ki, ancak dikkat ile bilinebilir. Açık

____________________________________

(1) Katre Risalesi mukaddemesi olan Arabî aslında: “Bu risaledeki” ifadesiyledir. Ancak biz bu kaydı, umum Mesnevî’ye teşmil etmek için bu tarzda yazdık. (Mütercim)

Yükleniyor...