İ'TİZAR

Fihristi hitama eren Mesnevi-i Nuriye; hayatın hayatı, gaye ve neticesi ve en kıymettar hakikat-ı aliyesi olan îmanı taklidden tahkike tahkikden ilm-el yakine, ilm-el yakin mertebesinden ayn-el yakin derecesine Ve daha sonra da hakk-al yakine ulaştıran muazzam ve muhteşem ve çok Risaleleri tazammun eden muhit ve harika bir eserdir. Bu eserin hakikî kıymetini tebarüz ettirecek hakikî fihristi yine onun aziz ve muhterem müellifi üstadımız yapardı ancak... Bizim çok kısa anlayışımız ve zaif idrâkimiz ve kasır fehmimiz; ulema-i mütebahhirinin katresine bahir dedikleri bu emsâlsiz eserin fihristini pek noksan olarak takdim etmemizin âmilleri olmuştur.

Muhterem kari! Bu fihriste bakıp da, tılsım-ı kainatın keşşafı, hakaik-ı eşyanın miftahı, hikmet-i hilkatın Fâtihi olan bu manevi hazine hükmündeki mecmuayı da o mizan ile tartma. Çünkü bizdeki acz ve noksanlık, o mecmuanın kıymetiyle mebsutan değil, ma'kusen mütenasibdir. Güneşin bir zerre cam parçasındaki timsaline bakıp da, güneş de bu kadardır deme!. Çünkü o zerre, kabiliyeti kadar güneşten feyz alır.

Sen ise, aynanın büyüklüğü nisbetinde o manevî şemsden feyz alacaksın. Hem bu mecmuada bulunan yüzlerce i'lemlerden yalnız pek az bir kısmının pek cüz'ï bir manasını, yalnız işaret için zikredilmiş. Yoksa herbir risale, hatta herbir i'lem için bu Mesnevî fihristinin mecmuu kadar bir fihriste yapmak lazım gelirdi. Buna da ne imkân, ne zaman, ne de zemin müsaade ederdi.

Mustafa Gül ve Tahiri Mutlu

(Rahmetullahi aleyhima)

Yükleniyor...