هٰذِهِ الْخِطَابَةُ اْلاِرْشَادِيَّةُ لِلْمَجْلِسِ الْمِلِّيِّ اْلاِسْلَامِيِّ صَدَرَةْ هٰكَذَا

فِي سَنَةِ ٩٣٣ئ تُرْكِيَّةً فَلَتَنْتَشِرُ كَذٰلِكَ

<İslâm Meclis-i Millî-i Meb’usanının irşadı için irad edilen şu hitabe, Türkçe olarak 1339 senesinde böylece sudûr etti, öyle de neşredildi.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اِنَّ الصَّلَوةَ كَانَتْ عَلَي الْمُوءْمِنِينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا

يَا اَيُّهَا الْمَبْعُوثُونَ اِنَّكُمْ لَمَبْعُوثُونَ لِيَوْمٍ عَظِيمٍ



Ey mücahidîn-i İslâm! Ey ehl-ül halli ve-l akd! Bu fakirin bir mes’elede on sözünü, birkaç nasihatını dinlemenizi rica ediyorum.

Evvelâ: Şu muzafferiyetteki hârikulâde nimet-i İlahiye bir şükran ister ki devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, nimet şükrü görmezse gider. Madem ki Kur’an’ı, Allah’ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız; Kur’anın en sarih ve en kat’î emri olan (salât) gibi feraizi imtisal etmeniz lâzımdır. Tâ onun feyzi böyle hârika suretinde üstünüzde tevalî ve devam etsin.

Sâniyen: Âlem-i İslâmı mesrur ettiniz, muhabbet ve teveccühünü kazandınız. Lakin o teveccüh ve muhabbetin idamesi, şeair-i İslâmiyeyi iltizam ile olur. Zira Müslümanlar İslâmiyet hesabına sizi severler.


Yükleniyor...