Haşri ve saadet-i ebdiyeyi tasrih ile söyleyen ve iktiza eyliyen; SEKİZİNCİ BÜRHAN ise Hz. Muhammed’in (A.S.M.) sadık ve masduk olan lisanıdır.

Evet, onun kelamı saadet-i ebediyenin kapılarını açmıştır, ki Peygamberlerin evveli ve ilki olan Âdemlerinden (as), ta Hâtemleri olan zat-ı risalete kadar; aynı bu dava ve bu aynı hakikat üzerindeki icma’ ve ittifakları, hakikî ve kat’î bir hüccettir. Ve keza bütün o Enbiyanın üzerinde müttefik bulundukları sair iman hakikatları için de aynı şekilde en azam bir hüccet-i katı’adır. Amenna..

DOKUZUNCU BÜRHAN

Kur’an-ı mu’ciz’ül beyanın ihbarıdır. Evet, yedi küllî

{ Şu yedi küllî i’caz vecihleri, “Asar-ı Bediiyye” eseri içerisindeki “Rumûz” ve “Şua’ât-ı Ma’rifetin Nebiyy” eserlerinde icmalen; Yirmibeşinci Söz’de ise tafsilen bulunmaktadır. –Mütercim–}

vecihle i’cazı tasdik edilmiş olan Tenzilin (Kur’anın) onüç asırdaki davası, haşr-i cismanîye en büyük bürhandır. Öyle ise, onun ihbarı, haşr-i cismanînin hem keşşafı, hem de anahtarıdır.

Binler bürhanları müştemil;

ONUNCU BÜRHAN

Bir kıyas-ı temsilîye işaret eden

وَ قَدْ خَلَقَكُمْ اَطْوَارًا

ve bir delil-i adlîye ve aynı zamanda başka şeylere işaret eden

وَ مَا رَبُّكَ بِظَلَّا مٍ لِلْعَبِيدِ

gibi bir çok ayetleri tazammun etmektedir. Kur’an-ı Hakîm benzeri birçok ayetlerde, haşre bakan birçok pencereleri açmıştır.

İşte birinci ayette işaret edilmiş olan “kıyas-ı temsilî” nin özü budur ki; tavırdan tavra intikal ederek terakkî edip yükselen insanın vücud ve bedenine bir im’an-ı nazar eyle ki; “nutfe” den alakaya, alakadan mudğaya, mudğadan kemik ve et haline ve bundan da “halk-ı cedid” denilen

Yükleniyor...