ile, kendisinin de ve arkasından gelen arkadaşının da, onun gibi devirlerini tamamlayacaklarına işarettir.

Aynen bu temsil gibi; Cenab-ı Hakk’ın saat’ı kübrasının çarhları “felek”lerdir ki, bu büyük saat’in milleri de, (senin saatındaki saniye, dakika, saat ve günleri sayan mil ve ibreleri gibi) günleri, seneleri, ömr-ü beşeri ve beka-i dünyayı saymaktadırlar. Evet, her geceden sonra sabahın gelmesi.. ve her kıştan sonra baharın ta’kip eylemesi –misaldeki saatın hareketleri gibi- o büyük saat-i kübradan Haşir baharının sabahı da tevellüd edeceğine gizli işaret ve dakik bir remz ile haber vermektedir.

3- Eğer desen: nevilerdeki mükerrer kıyametlerde şahıslar ayniyle haşr olmuyorlar. Acaba dünyadaki bu gibi haşirler, Ahirette şahısların ayniyle iadeleri için, Kıyamet-i Kübraya nasıl remzediyor denilir?

evaben sana denilir ki, insanın bir şahsı başkaların bir nev’i gibidir. Zira, nur-u fikir beşerin âmalına ve onun ruhuna öyle bir genişlik ve öyle bir inbisat vermiştir ki; “Ezmine-i selase” denilen hal, geçmiş ve gelecek “üç zaman”ları ihata eylemiştir. Eğer onun ruhu, hal ve zaman ile beraber mazî ve müstakbeli de yutsa, yine emelleri doymayacaktır. Çünkü beşerdeki nur-u fikir, onun mahiyetini ulviye, kıymetini umumîyye, nazarını küllî, kemalini gayr-ı mahsur, lezzetini daimî ve elemlerini müstemirre kılmıştır. Fakat sair nevilerin bir şahsı ise; mahiyeti cüziyye, kıymeti şahsiyye, nazarı mahdud, kemali mahsur, lezzeti ânlık, elemi def’idir. İşte nev’ilerde cereyan etmekte olan gözümüzün önündeki bir çeşit kıyametler, acaba insanın hem şahsî, hem de umumî kıyametine (haşrine) nasıl işaret etmeyecektir?!.

ALTINCI BÜRHAN

(Bu bürhanı telvih eden hususiyet): Beşerin istidadının tenahîsizliğidir. Evet, beşerin nihayeti olmayan tasavvurat ve efkârları, onun gayr-ı mütanahî emellerini doğurmuş, bundan da zabıt altına alınamayan meyilleri hasıl olmuştur. Ve bundan da gayr-ı mahdut kabiliyetleri neş’et etmiştir. Bu kabiliyetler de, onun gayr-ı mahsûr isti’datları içerisinde perdelendirilmiştir. Ve bu isti’datlar dahi Cenab-ı Kerim-i Mutlak’ın tekrimine mazhar olmuş olan insanın cevher-i ruhunda ekilmişlerdir. İşte, bütün bu fıtrî haller ve işler, şehadet parmaklarıyla, haşr-i cismanînin arkasında gelecek olan saadet-i ebediyyeye işaret etmekte ve nazarlarını ona dikmiş bakmaktadır. Feteemel!


Yükleniyor...