ŞEYH MUHAMMED EMİN İLE

Molla Said-i Meşhur, Bediüzzaman hz.leri Bitlis’e geldiğinde, şeyh Muhammed Emin(14) Efendi ile Hizan şeyhlerinin biraz aralarının açık olduğunu duydu. Hem şeyh Emin Efendi’ye bağlı bir kısım talebe ve avâm-ı halkın, Hizân şeyhleri aleyhinde ileri geri dedikodu yaptıklarını öğrendi. Bu hoş olmayan durumu öğrenen Bediüzzaman: “Fesadı netice verecek bu tür dedikoduların, bilhassa gıybetin, İslâmiyet’e yakışmadığını” bunlara ihtar eder. Bunlar ise, şeyh Emin Efendi’ye giderek Bediüzzaman’ı şikâyet ederler. şeyh Emin Efendi Bediüzzaman için:

- “O henüz bir çocuk olduğundan kâbil-i hitâb değildir.” der. Bu sözü duyan Bediüzzaman, zâten bu gibi sözlere karşı tahammülsüz olduğu için, hemen kalkar, şeyh Emin Efendi’nin huzuruna çıkar ve:

- “Efendim! Beni imtihan ediniz. Kabil-i hitab olduğumu ispat etmek isterim” der.şeyh Emin Efendi ise, çeşitli ilim ve mevzulardan ve en müşkül mes’elelerden elli(15) kadar sual tertip ederek, Bediüzzaman’a tevcih eder. Bediüzzaman Molla Said, bütün suallerin cevabını tereddütsüz verdikten sonra, çıkar gelir, Kureyşî Camii’nde ahaliye va’z ve nasihat etmeye başlar.

Bu hâtırayı bilâhare Bediüzzaman Hazretleri bir eserinde şöyle nakleder:

“Elli sene evvel Kürdistan’ın meşhur âlimi merhum şeyh Emin Efendi tarafından, onbeş-onaltı yaşında bulunan eski Said’i imtihan için sorduğu suallerden birisine verdiği hârika cevabdır Bir saat zarfında bu acîb muammayı halletmiş:

(Sual şekli:) Yine birisi, sevdiği familyasına (hanımına) remizli olan bu fıkrayı söylemiş: karısı anlamış. Mânâsı: “yâr’ın, yani hareminin la’l gibi dudaklarından, şarkın zıddını, arabî-farisî kalb ve tashif sûretinde istiyorum”. Zeki karısı da mânâsını fehmetmiş.

Eski Said, sual eden şeyh Emin Efendi’ye demiş: “şarkın zıddı garptır: noktasının tashifiyle olur. Arab ise, kalb ve tashif ile olur: Rabi’, fârisi olur. Bahar, noktası tashif olup yukarı çıksa -olur.

Yükleniyor...