halet-i ruhiye içinde kalarak büyük bir iştiyak ve şiddetli bir ihtiyaç hissederek mütalaa ediyor. Nihayet öyle eserler vücuda geliyor ki; bu asır ve gelecek asırların bütün insanlarının imanî, İslâmî, fikrî, ruhî, kalbî, aklî ihtiyaçlarına tam cevab verecek ve kâfi gelecek Kur'anî hakikatlar ihsan ediliyor.

Risale-i Nur, Kur'an-ı Hakîm'in hakikî bir tefsiridir. Âyetler, sırasıyla değil; devrin ihtiyacına cevab veren imanî hakikatları mübeyyin âyetler tefsir edilmiştir.

Tefsir iki kısımdır: Biri, âyetin ibaresini ve lafzını tefsir eder; biri de, âyetin mana ve hakikatlarını izah ile isbat eder. Risale-i Nur, bu ikinci kısım tefsirlerin en kuvvetlisi ve en kıymetdarı ve en parlağı ve en mükemmeli olduğu, ehl-i tahkik ve tedkikten binlercesinin şehadetiyle ve tasdikiyle sabittir.

Risale-i Nur'un te'lifi ve neşriyatı, şimdiye kadar misli görülmemiş bir tarzdadır. Bedîüzzaman Said Nursî kendi eliyle risaleleri yazıp teksir edecek derecede bir yazıya mâlik değildir, yarım ümmidir. Bunun için kâtiblere sür'atle söyler ve sür'atle yazılır. Günde bir-iki saat te'lifatla meşgul olarak on, oniki ve bir-iki saatte yazılan hârika eserler vardır.

Üstad Bedîüzzaman'ın te'lif ettiği risaleleri, talebeler elden ele ulaştırmak suretiyle müteaddid nüshalar yazarlar, yazılan nüshaları müellifine getirirler. Müellif, müstensihlerin yanlışlarını düzeltir. Bu tashihatı yaparken, eserin aslı ile karşılaştırmadan kontrol eder. Şimdi de yirmibeş-otuz sene evvel te'lif ettiği bir eseri tashih ederken aslına bakmaz.

Yazılan risaleleri etraf köylerden ve kazalardan gelenler, büyük bir merak ve iştiyakla alıp gidiyorlar ve el yazısıyla neşrediyorlardı.

Üstad Bedîüzzaman, Kur'an'dan başka hiçbir kitaba müracaat etmeden ve te'lifat zamanında yanında hiçbir kitab bulunmadan Nur Risalelerini te'lif etmiştir.

Merhum Mehmed Âkif'in:

Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı,

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâmı.


Yükleniyor...