بِيَاهٍ وَيَا يُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا ٭ بِطَمْطَامٍ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَاسَمَتْ
بِهَالٍ اَه۪يلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ ٭ طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ
اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَ اَبْرُوخٍ اُقْسِمَتْ ٭ بِتَمْل۪يخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ
اَبَاذ۪يخَ بَيْذُوخٍ وَ ذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا ٭ خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ
{(Haşiye): Haşre dair meşhur Yirmidokuzuncu Söz'e, sonra Mi'rac ve zeyli Şakk-ı Kamer'e bakar.}
بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ ٭ بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا
بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ ٭ بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ دُعَٓائ۪ى
diye dua ile hatmeder.
Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.) başta sarahat ile haber verdiği Risale-i Nur'u, Siracünnur ve Siracüssürc namıyla birinci mertebede aşikâr onu gösterip ta'dad ederken, tâ yirmibeşe geldiği vakit
بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ
der. Âyât-ı Kur'aniyenin i'cazlarını beyan ve Kur'anın kırk vecihle mu'cize olduğunu yedi aded küllî vecihlerde isbat eden Risale-i Nur'un en meşhur ve parlak risalesi olan Yirmibeşinci Söz namındaki Mu'cizat-ı Kur'aniye Risalesi'ne işaret eder. Çünki başta Siracünnur'un birinci mertebede sayılması, hem
بِتَمْل۪يخِ اٰيَاتٍ
fıkrasında
اٰيَاتٍ
kelimesinin bulunması, hem yirmibeşinci mertebede zikretmesi, kuvvetli bir karinedir ki; pekçok âyetleri zikredip i'cazları ve sırları beyan eden Yirmibeşinci Söz'e mana-yı mecazî ile bakar. Ve surelerin ta'dadında dahi yine yirmibeşinci mertebede ibareyi değiştirip baştan başlar gibi
بِحَقِّ تَبَارَكَ
diyerek Risale-i Nur'un en mübarek ve bereketli olan
بِهَالٍ اَه۪يلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ ٭ طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ
اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَ اَبْرُوخٍ اُقْسِمَتْ ٭ بِتَمْل۪يخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ
اَبَاذ۪يخَ بَيْذُوخٍ وَ ذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا ٭ خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ
{(Haşiye): Haşre dair meşhur Yirmidokuzuncu Söz'e, sonra Mi'rac ve zeyli Şakk-ı Kamer'e bakar.}
بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ ٭ بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا
بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ ٭ بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ دُعَٓائ۪ى
diye dua ile hatmeder.
Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.) başta sarahat ile haber verdiği Risale-i Nur'u, Siracünnur ve Siracüssürc namıyla birinci mertebede aşikâr onu gösterip ta'dad ederken, tâ yirmibeşe geldiği vakit
بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ
der. Âyât-ı Kur'aniyenin i'cazlarını beyan ve Kur'anın kırk vecihle mu'cize olduğunu yedi aded küllî vecihlerde isbat eden Risale-i Nur'un en meşhur ve parlak risalesi olan Yirmibeşinci Söz namındaki Mu'cizat-ı Kur'aniye Risalesi'ne işaret eder. Çünki başta Siracünnur'un birinci mertebede sayılması, hem
بِتَمْل۪يخِ اٰيَاتٍ
fıkrasında
اٰيَاتٍ
kelimesinin bulunması, hem yirmibeşinci mertebede zikretmesi, kuvvetli bir karinedir ki; pekçok âyetleri zikredip i'cazları ve sırları beyan eden Yirmibeşinci Söz'e mana-yı mecazî ile bakar. Ve surelerin ta'dadında dahi yine yirmibeşinci mertebede ibareyi değiştirip baştan başlar gibi
بِحَقِّ تَبَارَكَ
diyerek Risale-i Nur'un en mübarek ve bereketli olan
Yükleniyor...