O dönemlerde Resûlullahla akrabalıkları olan başka müslümanlar, Muttalip oğullarına yaptığı gibi, niçin kendilerine de ganimetten hisse ayırmadığı sorulmuş. Resûlullah Efendimiz, Muttalip oğullarının hem Cahiliyede, hem de İslamiyette kendisinden ayrılmadıkları gerçeğini hatırlatmıştır.

Şafii'nin annesi ise Yemenli olup Ezd kabilesine mensuptur.

Şafii'nin babası Şafii (R.A.) daha beşikteyken vefat etmesi dolayısıyla Şafii'nin ilk ailevi terbiyesi annesi vasıtasıyla olmuştur.

Şafii (R.A.), ilim tahsiline hususen annesinin isteği üzerine on yaşında başladığını ifade etmektedir. Mekke'de yakın akrabaları arasında ilim tahsilinin daha uygun olacağı düşünülmüştür.

İmam Şafii, ailece soylu bir nesebe sahip olmakla birlikte fakir bir ailenin çocuğu olarak hayata gözlerini açmıştır. Ancak içinde bulunduğu muhit ve sahip olduğu meziyetler onun yüksek idealler peşinde koşmasına imkan hazırlamıştır.

Şafii'nin (R.A.) İlim tahsiline ciddi olarak Mekke'de başlamış olmasına rağmen Kur'an-ı Kerim'i Gazze'de hıfzetmiştir. Mekke'de ise Kur'an-ı Kerim'in bir sonraki halkası olan Hadis ilmiyle iştiğal etmiştir.

Hadisleri ezberlemekle yetinmeyen İmam Şafii bunları yazmak, böylece zihninde muhakemesini arttırmak yolunu takipten de geri kalmıyordu. İfade edildiğine göre İmam Şafii bazı kimselere müracaat ederek kullanılmış kağıt isterdi. Kendisine verilen bu kullanılmış kağıtların diğer yüzlerine hadis yazardı.

İslamiyetin kısa bir zaman içinde büyük bölgelere yayılması dolayısıyla Arapça lisanında dışardan gelme bazı ilaveler oldu. Lisan belli ölçülerde safiyetini kaybetti. İlim tahsili için arapçanın ehemmiyetini müdrik bulunan İmam Şafii dış tesirlere uğramamış araplardan lisanını öğrenmek gayesiyle çöle gitti. Arapçayı en güzel bir şekilde konuşan Huzeyl kabilesine iltihak etti. Bunu kendi ifadesiyle nakledelim: "Mekke'den çıktım. Çölde Huzeyl kabilesinin yanına gittim. Bu kabilenin yaşayış biçimi ve

Yükleniyor...