Rahin (mal sahibi) borcunu tamamen kapatmayınca, rehin olarak bıraktığı şeyi satış ve vakıf gibi mülkünü izale edecek hiçbir tasarrufda bulunamaz. Amma ev ise onda oturabilir, at ve katır ise ona binebilir, tarla ise onu sürer, fakat tarlanın üzerinde bina yapamaz, ağaçlandıramaz. Rahin, borcunu kapatmadığı takdirde merhûn mürtehinin izniyle satılır ve borcu verilir. Şayet mal sahibi borcun vadesi geldiğinde merhûnu satmazsa hakim kendisine "Ya borcunu vereceksin veya merhûnu satacaksın" deyip bunlardan birini yapması için kendisine zor kullanır.

HACR

Hacr, lügatta men etmek anlamındadır. Şeriatta ise, bir kimseyi malında tasarruf etmekten men etmektir.

Hacr, hadisi şerif ile sâbit omuştur. Resûlüllah (S.A.V.) Muaz'ın malına hacr koydu, sonra malını satıp hak sahipleri arasında dağıttı. (Dârekutnî rivayet etmiştir.)

Hacr'in birkaç kısmı vardır:

1 - Müflisin hacrıdır ki: Bir kimsenin malından fazla peşin borcu bulunup da hak sahiplerinin müracatları üzerine, hakimin, malı üzerine hacr koymasıdır. Alacaklıların haciz için istekleri olmazsa haciz konulamaz. Malına hacr konulduğunda henüz vâdesi gelmemiş olan borçlar ileri alınmazlar. Hacr konulduktan sonra mal kazanırsa ona da el konulur. Müflis bizzat hacr talebinde bulunduğu takdirde yine üzerine hacr konulur.

Bir kimsenin borcu malından az veya fazla olur, fakat vadesi gelmemiş veya borcu ile malı müsavi olur, ama çalışmasıyla masrafını çıkarabiliyorsa, malı üzerine hacr konulamaz.

Malı üzerine hacr konulmuş olan kimsenin alış-veriş yapması caiz değildir. Ancak zimmetinde olmak üzere bir şey alır veya satarsa caizdir.

Müflisin nikâh kıyması, kabullenmesi, boşaması caizdir.

Hacr konulduktan sonra hâkim, müflisin malını satıp hak sahipleri arasında borçları nisbetine göre dağıtır. Satış, hem

Yükleniyor...