2 - Bu deynin sabit olması, ilerde sabit olacak bir borç için rehin etmek caiz değildir. Mesela ilerde birisinden alacağı bir borç için her hangi bir şeyi rehin etmek sahih değildir.

3 - Lazım olması, mühayyerlik süresince her hangi bir borç için rehin etmek sahih değildir.

4 - Miktarı ile vasfının malum olması.

5 - Sabit olmasının bilinmesi. Birisine borçlu olduğunu tahmin ettiğinden ona rehin etmek sahih değildir.

Bir kimse borçlu olduğunu zan eder de borcunu eda etmeğe kalkışır bilahare borçlu olmadığı ortaya çıkarsa verdiğini geri alabilir.

Rahin olan kimse, mürtehinin izni olmadan mülkü izale edecek hiçbir tasarrufta bulunamaz. Yalnız merhûn köle olursa rahinin maddî durumu müsait olduğu takdirde onu hürriyete kavuşturabilir.

Rahin, merhûne binmek ve onda oturmak gibi zarar vermeyecek bir şekilde tasarruf edebilir. Fakat merhûn olan arsa üzerine bina etmek veya onu ağaçlandırmak caiz değildir. Yaptığı takdirde bina yıkılmaz, ağaç sökülmez, ancak borcun vâdesi gelince binayı yıkmadan veya ağacı sökmeden borcun kapatılması mümkün değilse o zaman gereği yapılır.

Merhûn olan nesne adil bir kimsenin yanında bulundurulması şart koşulursa caizdir. O adil vefat eder veya fasık olursa uygun gördükleri bir kimseye bırakabilirler.

Rahin olan kimse. borcunu kapatamadığı takdirde mürtehinin izniyle merhunu satıp borcunu kapatır. Şayet mürtehin izin vermezse hakim kendisine; "Ya izin vereceksin veya borcunu af edeceksin" diyecektir. Mürtehin satılmasını ister fakat rahin satmazsa, hakim kendisine; "Ya satacaksın veya borcunu başka bir yerden kapatacaksın" diyecektir. Tutumunda ısrar ederse hakim onu satar. Mürtehin rahinin izniyle satarsa, şayet onun huzurunda olursa sahihtir, yoksa sahih değildir.

Bir adilin satışını şart koşarlarsa caizdir. Bu takdirde rahine baş vurmak gerekmez. Sattığı takdirde mürtehine teslim

Yükleniyor...