namazın vaktine tehir edeceğine niyet getirmek. Vaktinde niyet getirmeden bilerek tehir ederse, hem günahkâr olur, hem namazı kazaya kalmış olur.

2- Yolculuğun, her iki namazı kılıncaya kadar devam etmesidir. Birinci veya ikinci namazı kılarken, gitmek istediği yere varırsa veya namaz kıldığı yerde kalmak için azmederse birinci namazı kaza olur fakat günahkâr olmaz.

Cem'i tehirde tertibe riayet etmek şart değildir. Meselâ ikindi namazını öğle namazından ve yatsı namazını akşam namazından evvel kılabilir.

Mukim de olsa, yağmur yağıyorsa veya erimiş kar ve dolu olursa, eve gidip tekrar camiye dönmek zor olduğundan, yukarda zikr edilen namazları cem'i takdim olarak kılmak caizdir. Bunun da yedi şartı vardır:

1,2,3) Cem'i takdim için koşulan ilk üç şart.

4) Selâm verirken ve tekbiretül-İhramı alırken yağmurun bulunması.

5) İkinci namazın cemaatla kılınması. Münferiden namaz kılan kimse cem'i takdim olarak namazını kılamaz.

6) İçinde namaz kılınan yerin evden uzak olması. Evi camiye yakın olan kimse cem'i takdim olarak namaz kılamaz.

7) Camiye gidecek olursa, sıkıntının bulunması. Arabası olan veya üstü kapalı olan bir yerden yolu geçen kimse, cem'i takdim olarak kılamaz.

Cuma namazı cem'i takdim hususunda öğle namazı gibidir. Yani öğle namazı ile ikindi namazı cem'i takdim olarak kılınabildiği gibi cuma namazı ile ikindi namazı da cem'i takdim olarak kılınabilir.

Ravza kitabında, İmam Şafiî'den nakledildiği gibi, bir kimse hasta olursa namazını hem cem'i takdim, hem de tehir edebilir. Kendisi için hangisi kolay ise onu yapar. Meselâ, birinci namazın vaktinde sıtmaya tutulan bir kimse namazını cem'i tehir eder. İkinci namazın vaktinde sıtma tutacağını biliyorsa cem'i takdim eder. Bir çok büyük zatlar, hastanın da yolcu kadar

Yükleniyor...