mütehassısları için Kur'an, bir elfaz hazinesidir. Şâirler için Kur'an, bir ahenk menbaıdır. Bundan başka bu kitab; ahkâm ve fıkıh namına bir muhit-i maariftir. Davud'un (A.S.) zamanından, Jan Talmus'un devrine kadar gönderilen kitabların hiçbiri, Kur'an-ı Kerim'in âyetleriyle muvaffakıyetli bir şekilde rekabet edememiştir. Bundan dolayıdır ki, Müslümanların yüksek sınıfları, hayatın hakikatını kavramak nokta-i nazarından ne kadar tenevvür ederlerse, o derece Kur'an ile alâkadar oluyorlar ve ona o kadar ta'zim ve hürmet gösteriyorlar.

Müslümanların Kur'ana hürmetleri daima tezayüd etmektedir. İslâm muharrirleri, Kur'an âyetlerini iktibas ile yazılarını süslerler ve o yazılar o âyetlerden mülhem olurlar. Müslümanlar, tahsil ve terbiye itibariyle yükseldikçe, fikirlerini o nisbette Kur'ana istinad ettiriyorlar. Müslümanlar, kitablarına âşıktırlar ve onu kalblerinin bütün samimiyetiyle mukaddes tanırlar. Halbuki kütüb-ü İlahiyeye nâil olan diğer milletler, ne kitablarına ehemmiyet verirler ve ne de onlara hürmet gösterirler. Müslümanların Kur'ana hürmetlerinin sebebi; bu kitab pâyidar oldukça, başka bir dinî rehbere arz-ı ihtiyaç etmeyeceklerini anlamalarıdır.

Yükleniyor...