ehl-i hakka galebe ederler. Fakat

وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّق۪ينَ

sırrıyla,

اَلْحَقُّ يَعْلُو وَلَا يُعْلٰى عَلَيْهِ

düsturuyla onların o muvakkat galebeleri, menfaat cihetinde onlar için ehemmiyetsiz olmakla beraber, Cehennem'i kendilerine ve Cennet'i ehl-i hakka kazandırmalarına sebebdir.

İşte dalalette, iktidarsızların muktedir görünmeleri ve ehemmiyetsizlerin şöhret kazanmaları için ve hodfüruş ve şöhretperest, riyakâr insanların az bir şeyle iktidarlarını göstermek ve ihafe ve ızrar cihetinde bir mevki kazanmak için ehl-i hakka muhalif vaziyete girerler. Tâ görünsünler ve nazar-ı dikkat onlara celbolunsun. Ve iktidar ve kudretle olmayan, belki terk ve ataletle sebebiyet verdiği tahribat onlara isnad edilip, onlardan bahsedilsin. Nasılki böyle şöhret divanelerinden birisi, namazgâhı telvis etmiş, tâ herkes ondan bahsetsin. Hattâ o telvis edenden lanetle de bahsedilmiş de, şöhretperestlik damarı kendisine bu lanetli şöhreti hoş göstermiş diye darb-ı mesel olmuş.

* * *



Yükleniyor...