فَكَذَّبُوهُ فَاِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَۙ ﴿٧٢١﴾

127 - Onu yalanladılar. Bu sebeple onlar (cehenneme) götürüleceklerdir.

اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ ﴿٨٢١﴾

128 - Ancak Allah’ın ihlâslı kulları başka.

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَ ﴿٩٢١﴾

129 - Sonradan gelenler içerisinde ona güzel bir ad bıraktık.

سَلَامٌ عَلٰٓى اِلْ‌يَاس۪ينَ ﴿٠٣١﴾

130 - İlyas’a selâm olsun.

اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿١٣١﴾

131 - Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.

اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ ﴿٢٣١﴾

132 - Çünkü o bizim mü’min kullarımızdandı.

وَاِنَّ لُوطاً لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ ﴿٣٣١﴾

133 - Şüphesiz Lût da peygamberlerdendi.

اِذْ نَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَـهُٓ اَجْمَع۪ينَۙ ﴿٤٣١﴾

اِلَّا عَجُوزاً فِي الْغَابِر۪ينَ ﴿٥٣١﴾

(134-135) Hani biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın (kâfir olan eşi) dışında bütün ailesini kurtarmıştık.

ثُمَّ دَمَّرْنَا الْاٰخَر۪ينَ ﴿٦٣١﴾

136 - Sonra da diğerlerini yok ettik.

وَاِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ عَلَيْهِمْ مُصْبِح۪ينَۙ ﴿٧٣١﴾

137 - (137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?

وَبِالَّيْلِۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ۟ ﴿٨٣١﴾

138 - (137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?

وَاِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ ﴿٩٣١﴾

139 - Şüphesiz Yûnus da peygamberlerdendi.

اِذْ اَبَقَ اِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ ﴿٠٤١﴾

140 - Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti.

فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَض۪ينَۚ ﴿١٤١﴾

141 - Gemidekilerle kur’a çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu.

فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُل۪يمٌ ﴿٢٤١﴾

142 - Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu.

فَلَوْلَٓا اَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّح۪ينَۙ ﴿٣٤١﴾

لَلَبِثَ ف۪ي بَطْنِه۪ٓ اِلٰى يَوْمِ يُبْعَثُونَ ﴿٤٤١﴾

(143-144) Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.

فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَٓاءِ وَهُوَ سَق۪يمٌۚ ﴿٥٤١﴾

145 - Derken biz onu hasta bir hâlde sahile attık.

وَاَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْط۪ينٍۚ ﴿٦٤١﴾

146 - Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik.

وَاَرْسَلْنَاهُ اِلٰى مِائَةِ اَلْفٍ اَوْ يَز۪يدُونَۚ ﴿٧٤١﴾

147 - Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.

فَاٰمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ اِلٰى ح۪ينٍۜ ﴿٨٤١﴾

148 - Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.

فَاسْتَفْتِهِمْ اَلِرَبِّكَ الْبَنَاتُ وَلَهُمُ الْبَنُونَۙ ﴿٩٤١﴾

149 - Ey Muhammed! Onlara sor: Kız çocukları Rabbinin de, erkek çocukları onların mı?

اَمْ خَلَقْنَا الْمَلٰٓئِكَةَ اِنَاثاً وَهُمْ شَاهِدُونَ ﴿٠٥١﴾

150 - Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış?

اَلَٓا اِنَّهُمْ مِنْ اِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَۙ ﴿١٥١﴾

وَلَدَ اللّٰهُۙ وَاِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ ﴿٢٥١﴾

(151-152) İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar.

اَصْطَفَى الْبَنَاتِ عَلَى الْبَن۪ينَۜ ﴿٣٥١﴾

153 - Yoksa Allah kızları erkeklere tercih mi etti?

Yükleniyor...