199- "Vallahi falan ve falan kimselerle konuşmayacağım" yahut "falan ve falan yerlere gitmeyeceğim" gibi sözler bir yemin sayılır. Onun için o iki kimseden yalnız birisiyle konuşulsa veya o iki yerden yalnız birine gidilse, yemin bozulmuş olmaz.

"Vallahi yemek ve su tatmam" denilmesi de öyledir. Bunlardan birini tatmakla yemin bozulmuş olmaz. Ancak bunlardan herhangi birini tatmaya niyet etmişse, o zaman bunlardan birini tatmakla yemin bozulur.

200- Olumsuz bir ek ilâvesiyle: "Vallahi ne falan ve ne de falanla konuşurum" veya : "Vallahi ne yemek ve ne de su tadarım" denilse bu, iki yemin olmuş olur. Hangi biri ile konuşulsa veya herhangi biri tadılsa, yemin bozulmuş olur ve keffaret gerekir.

201- Yeminlerin hükmü, örf de kullanılan sözlere göredir. Yemin edenin maksad ve niyetine göre değildir. Onun için bir kimse, bir şahsa hiç bir şey vermemek maksadı ile: "Ben sana para vermeyeceğim," diye yemin etse, ona paradan başka bir şey vermekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü söz ve yemin para lâfzı ile yapılmıştır. Örfde (gelenekte) başka şeye para denmez. Yine bir kimse: "Evde oturup dışarıya çıkmam" diye yemin etse, o evin bacasından veya penceresinden çıkmakla yemininde hanis (yeminin bozmuş) olmaz.

"Şu odaya girmem" diye yemin edildiği halde, onun harabesine girildiği takdirde de hüküm böyledir. Çünkü harabe örfde oda sayılmaz.

202- Yeminler, yapıldıkları beldelerin örfüne (geleneğine) göre değerlendirilir. Onun için bir kimse: "Baş yemeyeceğine" yemin etse, bu yemini, bulunduğu beldede satılan başlara bağlı kalır. Serçe ve çekirgi gibi hayvanların başlarını kapsamaz. Bunları yemekle yeminini bozmuş olmaz.

Yine, bir kimse "Meyve yemeyeceğim" diye yemin etse, yemini beldesinde örfen meyve sayılan şeylere bağlı kalır. Yaş üzüm gibi, meyve sayılmayan şeyleri kapsamaz. Anlaşılıyor ki, yeminde kullanılan bu gibi umumi ifadeler, örf ile özelleştirilip kısıtlanıyor.

203- Aklen mümkün olup da âdet bakımından muhal olan bir şeye yemin, hemen hanis olmayı gerektirir. Bunun için bir kimse: "Ben göğe çıkacağım, ben şu taşı altın yapacağım" diye yemin etse, hemen hanis olur (yemini bozulur ve keffaret ödemesi gerekir.) Fakat böyle bir yemin, bir vakte bağlanmış olursa, o vakit çıkmadıkça hanis olmaz. "Vallahi şu demiri on güne kadar elmas yapacağım" diye yemin edilmesi gibi. Bu yemin üzerinden on gün geçmeden hanis olmayacağı gibi, on günden önce ölse yine hanis olmaz, keffaret de gerekmez.

204- Zaman belirlemeksizin yapılan yeminlerde, yemin edilen şey imkânsız hale gelmedikçe yemin bozulmaz. Fakat iş imkânsız hale gelince, yemin bozulur ve keffaret gerekir. Bir kimse bir zata hitaben: "Vallahi ben seni ziyaret edeceğim" dediği halde uzun bir müddet ziyaret etmese, yemini bozulmaz. Fakat ziyeret etmeden o yemin eden veya ziyaret edilecek zat ölürse, yemin bozulur (hanis olur.)

Zaman belirlenince, o zamanın sonuna bakılır, "Ben seni yarın ziyaret edeceğim " yemin edilmesi gibi ki, o günün güneş batması zamanına kadar devam eder. O gün ziyaret yapılmadan güneş batınca yemini bozulur.


Yükleniyor...