Nur Risalelerinin, hülâsat-ül hülâsa zübdesi ve menba'-ı amîkı olduğuna müşahedemle beraber, tafsilât ve teşrihat hususunda dahi zevil-akıl olanlar için, ibare-i Arabî ile tahrir buyurulan ve yedi fıkra-i manidar ve Türkçe meallerinde münderic olduğuna kanaat-ı kâmilem mevcud bulunduğunu arz ile başkaca bir arzu daha uyandırdı ve dedim: Âh Huda-yı Müteâl ve Vâhib-ül A'mal Vel-âmâl Hazretleri tevfikat-ı Samedanîsini ihsan buyursa da, üstad-ı âlîkadrimden fenn-i ilm-i Kelâm'ı taallüm ile tefeyyüz edebilsem, dedim. Ve bu arzu kalb-i bendelerîde ilelebed merkûz kalacaktır ki, bu da kıymet-i bîpâyanını hissedip ulviyet ve kudsiyetini hakkıyla ifadeden âciz bulunduğum Yirminci Mektub-u mergubdan mütevelliddir.

Sabri

* * *


Hele Birinci Söz'de Besmelenin derece-i ehemmiyeti ve suret-i temsiliyesi şâyan-ı takdir ve hayrettir. Öteden beri her kitabın ibtidasında "Besmele, Hamdele, Salvele"nin zikrinin vücubu, hoca efendilerimiz tarafından beyan edilmiş ise de, bu gibi nefsi iskât edecek bir temsil işitilmediğinden bu derece zihinde takarrur ve temerküz etmemişti. Şu temsil, Besmele Sözü olan Birinci Söz'de ne kadar musîb ve manidar olduğunu insan olan takdir eder.

Sabri

* * *


Üç kitabdan Yirminci Söz'ü ilk defa okudum. Habl-i Metin-i İlahî ve kanun-u Mübin-i Rabbanî olan Kur'an-ı Azîmüşşan'da, şu son asırda vücuda gelen ve Firenklerin medar-ı iftiharları bulunan taht-el bahr, tayyare vesaire gibi eşyaya, 1300 küsur sene mukaddem işaretle ifade edildiğini öğrenerek Kitab-ı Mübin'in mazi ve müstakbelden vermekte olduğu ihbarat-ı gaybiye ve sadıka ve beyanat-ı hârika, dost ve düşmanı meftun ve hayretlerde bıraktığı cihetle, bir kat daha i'caz-ı Kur'an'ı isbat ve teyid etmiştir. Yirmiüç ve Otuzuncu Sözler'in baş taraflarından üçer, beşer sahife okuyabildim. Mahzen ve medfen-i mücevherata rastgelmiş bir fakir gibi hangi cevheri alacağımı harîsane düşünüyorum.

Sabri

* * *


Yükleniyor...